View Single Post
Eski 26-05-2011, 22:33   #19
memet
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Bir kaç cümle alıntıladım. Ensar. Size ait ilginç sözler

"...bunlardan ramattan altın elde edenlerin yani siyanür kullanan üretici sayısı onu bulmaz,..."

Yani bu durumda kentin ortasında, karşı çıktığınız siyanür kullanımı zararsız oluyor. Bunu mu anlamalıyız?


"Yurtdışından külçeyi alırsınız, eritir ,döver..."


Bu altın yurt dışına gökten mi iniyor. Ordan alıyoruz. Orada siyanür kullanılması "bizden değil farketmez" biçiminde mi algılanıyor tarafınızdan?

"Ama işin kötüsü siz aynı ilahlaştırdığınız politikacılar gibi ."

Tabi bu cümleye karşı soruma neden cevap veremediğiniz de altınla ilgili değil ama, merak da ediyorum.


Söyleminiz yazım hatalarından nemalanmaya çalışacak kadar tıkanmış olabilir mi? Genellikle sonradan farkettiğim yazım hatalarımı değiştiririm. Baktım buna kadar düşmüş söyleminiz o yüzden düzeltmedim.

"Floro doro karbonunun açilimi ne ki acep?"

Tabi bu arada "açılımı" yazmalıydınız.

Kıssadan hisse çıkarayım, acaba siz bu tartışmada bir şey anladığınız için mi yazıyorsunuz. Yoksa siyaseten bizden değil, milliyetçi bile değil, her yazdığına karşıyım biçiminde mi tarzınız.


"Altınının çıkarıldığı ülke mi yokısa çıkaran ülkemi kazanır"


Kelimeyi yazım hatalarınızla eğleneyim diye koyulaştırdım. Malum merakınız var.

Her ikisi aynı ülke oluyorsa ne oluyor? Siz pek anlamıyorsunuz ekonomiden, madencilikten. Altının ne anlama geldiğine dair bir fikre sahip olmanızı ne kadar isterdim.
Bir kaç kere, bu baktığınız ekrana ödediğiniz para..." diye cümleler kurdum bu yüzden.


Webgezer,
Bence endüstriyel üretim bile zorunlu değil. Bütün bu yaşantımızın bedeli çevreyi kirletmek. Burada sadece siyanür konusunda kalınması geri kalan tehlikelere duyarsızlık bütünüyle politik bir tavır. İçeriği çok da bilmemekten kaynaklanıyor. Bütün madenlerin çıkarılmasının bedeli çevreyi kirletmek. Ama bu biçimdeki yaşam tarzının bedeli bu. Bütünyle madenclikten uzaklaşmak gerekiyor.
Tabi bir yol daha bulunabilir. Çevreye etkisini en aza indirildiği bir endüstriyel üretim. Kim bunu yapar peki?
Dünya ekonomisini üçte biri ABD ülkesinde karbondisoksit salınımını kontrol etmeyi reddediyor.

Ne zamana kadar altın çıkarmalı, ne zamana kadar petrol çıkarmaya devam etmeli. Ne zamana kadar karbondioksit salınımı artmaya devam etmeli....
Ne zamana kadar gereksiz miktarda enerji harcamaya devam etmeliyiz.


Malesef uygarlıklar da bakteriler gibi kendini yokediyor.

Tarihe bakarsanız bunun defalarca olduğunu görebilirsiniz. Trajik olanı endüstriyel uygarlığının vahim bir yokoluşa gidiyor olması.
Bundan trajik olanı hem bu uygarlığın nimetlerinden yararlanıp hem uygarlığın temeline göstermelik bir karşı çıkış.

Bir günde kentlerimizde gezen arabaların yaktığı benzin bile çok daha ciddi bir çevre sorunuyken, bu çok da politik içerik taşımadığı için kimi siyasetlerce ilgilenmeye değer bulunmuyor.

Varolandan kaçmamıza imkan yok. Sistem altın üzerine kurulu. İsteyen iktidara geldiğinde elindeki rezervleri satar . Sonucunu daha kararı açıklarken görür.
Yunanistan'ın iflası hafif kalır.

Japonya neredeyse bütün hammaddesini dışarıdan alır. Nedeni basit çünkü ellerinde yok. Burada olanın çıkarılmasına karşı çıkanların sistemi neden sorgulamadığını anlaması zor .


Endüstriyel üretimin çevre kirliliğine engel olmak kuramsal olarak mümkün. Altını elinde tutanlar buna razı olmadığı sürece, karşı çıkışlar sonuçsuz çabalar.
Kimi göstermelik değişikilikler yapılır sonra karların maksimilazsoyuna bakılır.


Bu arada küresel iklim değişikliği endişeden gerçeğe dönerse, zaten topyekün bir çözüm olacak.

Odun ateşinin karşısında bütün odaları ısıtmamıza gerke yoktu aslında diyenler kalabilir belki.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön