Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Güler
Bugün yemek memek yok. Kısmetse yarın yolcuyum o yüzden bu akşam Oğuz'la dışarıda yemek yeriz.
Yemek memek yok dediğime bakmayın siz, gidiyorum diye Oğuz'a etli kuru fasulye, pilav ve zeytinyağlı enginar yapıp dolaba koyacağım.
Isıtıp, ısıtıp yer artık.
(Ah fıkrası da geldi ama burada da yazılmaz ki)
|
Sizin fıkranız neydi bilmiyorum ama benim aklıma geliveren fıkrayı yazayım. Buraya sizin fıkranız kadar olmasa da uyacağını düşünüyorum.
"Zengin aile kızı, züğürt sevgilisiyle evlenmek için ailesine diretir.
Ailesi " Olmaz kızım, yapamazsın, nasıl yaşayacaksınız, yürümez bu evlilik" dediyse de kızcağız, " biz birbirimizi çok seviyoruz, aşkımız bize yeter" diye direttikçe de diretir.
Ailesinin rızası olmayınca da delikanlıya kaçar. İlk günler oğlan tarafının takdığı altınları, bilezikleri satarak çok mutlu yaşarlar.
Gün gelir paralar biter.
Delikanlı " sevgilim bu böyle olmayacak, ben gidip de iş arayayım" diye evden çıkar. Bütün gün dolaşır ama iş bulamadan akşam üzeri eve döner.
Genç karısı da oturdukları eski iki katlı ahşap binanın üst kat penceresinde eşinin dönüşünü beklemektedir.
Eşini görünce, koşa koşa aşağıya iner kapıyı açar. Bakar ki eşi üzgün, anlar iş bulamadığını.
Hemen eşinin boynuna sarılır, yanaklarından öper, teselli etmeye çalışır; gel canım üzülme, gel sevişelim" der.
Güle oynaya sevişirler.
Ertesi gün oğlan yine iş bakmaya gider ama yine eli boş döner, kız yine öperek, sevişme teklif eder. Bu durum aşağı yukarı 4-5 gün sürer.
Kız yine camda eşini bekler ama her ikisinin de açlık iyice başlarına vurmuştur.
Kız bakar ki eşi üzgün bakışlarla geliyor, koşa koşa gider kapıyı açar ama bu sefer boynuna sarılacağına nefes nefes yukarı kata çıkar, trabzanlara biner hooop aşağı kayar.Yine merdivenleri tırmanır, trabzanlara binerek aşağı kayar.Tekrar merdivenlere yönelince kocası şaşkın şaşkın bakışlarla kızın koluna yapışır, " sevgilim ne oldu, aklını mı kaçırdın?" der.
Kızcağız gayet sakin bir tavırla," yok hayatım, akşam yemeğini ısıtıyorum" der.