Yukarıda resmini paylaştığım Nazlı kızım epey zaman önce öldü maalesef. Ama o ölmeden yanına bir de Fittirik oğlumuzu almıştık. Nazlı, Fittirik yüzünden öldü. Dişi su kaplumbağalarının kuyrukları oval uçlu ve kısa olurmuş, Nazlı'nın da öyleydi. Fittirik oğlumuz Nazlı'nın kuyruğunu yem sanıp ısırmaya başlayınca kuyruğu mikrop kaptı ve öldü. Fittirik gayet sağlıklı, biraz fazla yem verdiğimden sanırım çok kısa sürede büyüdü plastik kabında rahat yürüyemez oldu. Çok hareketli ve çok yaramaz. Bütün kış oda sıcaklığındaki suda durması onu bir an durdurmadı. Uzun süre soğuk evde buz gibi suyun içinde durdu yine de sapasağlam. Onun bu derece üşümesinin sebebi ablamın balıkesire giderken yanımıza almamamızı istememesiydi. Bavullar, laptop bir de fittirik ablamın gözüne fazla gelmişti, halbuki ben onu her türlü koşulda götürüp getirmiştim rahatlıkla; Nazlı'yı bile. Babam da oda sıcaklığına özen göstermeyince çok üşümüş hayvancık. Yaşadığı ağır badirelere rağmen çok sağlıklı görünüyor. Bir saniye yerinde durmuyor. İnanır mısınız, insan gibi hapşuruyor, öksürüyor, afedersiniz ağzından gaz çıkarıyor. Ben onu severken"şişko patates yarım kilo fittirik" diye şarkılar söylüyorum. Yeşil çubuk mamasını çok seviyor. Her yemek verişimde mama kutusunu sallayıp yemek vaktinin geldiğini bildiyorum. Kutunun sesini duyduğu anda koşturuyor yanıma. Her bir çubukta mamayı gösteriyorum ki mamayı benim verdiğimi bilsin, nitekim biliyor da

Cahillik edip para ile aldım Fittirik'i ve Nazlı'yı, bilseydim ki insanlar terk edip duruyor göllere nehirlere, gidip birinden alırdım atma ver ben severim diye. Neyse artık oldu bir kere. Evet, şimdi Fittirik oğluma arkadaş arıyorum. Var mı bakamayıp da birilerine vermek isteyen?