Sn.Epsody,
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Epsody
Arkadaşlar size sentetik malzemeler ve minerallerin artık toprak florası için yabancı ve tanınmazlık sürecenin bittiğine dair görüşlerimi sunmak bu alandaki tabularında yıkıldığının bilgilerini paylaşmak istiyorum.
Bu bilgileri açıklarkende bir ilke de imza atmış olacağım, insan oğlunun doğal yöntemleri birakıp sentetik kimyasallara bel bağladıktan sonra toprak florasıda, bu sentetik (yapay) maddelerin insanlar tarafından bol miktarda kullanılmasının ardından toprak içi organik minerallerin tükenmesi ilede toprak canlıların arasında yeni tür mikro canlıların bu yapay maddelerle beslenenerek türlerinin evrimleştiğini kabullenmemek bence biraz saflık olacaktır.
Her ne kadar doğallık düşüncelerine özlem duysak da artık bu yapay ve sentetikler yaşantımız içinde yerlerini aldılar, kullanımında hep endişelerimiz olsada mikro organizmalar dünyasındaki canlılar arasında sentetikleri parçalayanlarıda düşünmek zorunluluğu hasıl oldu.
Çünkü kimyasal gübrelerle besliyerek çoğalttıktan sonra aç bırakırsak, topraktan çıkarak bizden haklarını isteyeceklerdir, topraktan çıktıktan sonrada onları duyurmak zor olacağından daha fazla kimyasal ve zehir kullanmak zorunda kalacağımız gün gibi aşikardır.
|
Kompost başlığında böyle bir şey yazmıştınız.
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe
Bu yazıyı görmeden ceviz yaprağını komposta koymayın demişim.
Bu imza attığınız ilk gerçekten çok ilginç geldi.
Bir hayli gözlem ve deney yapmış olmalısınız. Söz gelimi, hangi yeni tür mikro canlıları tesbit ettiniz ve ne gibi yapay maddeleri tüketiyorlar, sonunda ne oluyor?
Aç bırakırsak (herhalde yeni yapay madde vermezsek oluyor bu) topraktan çıkıp bizlere ne yaparlar (bilim kurgu filimleri geldi birden gözümün önüne)? Daha fazla kimyasal ve zehir kullanırsak bu yeni canlıları daha da beslemiş olmaz mıyız?
|
Mine hanım ve ben de sözlerinizin kanıtını rica eden sorular sormuştuk.
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi epsody
Sevgili lalebruli arkadaşım, Mine hanıma hak verirken alıntıladığım gazete haberini yorumlamanızı rica ederim olaya güncel bakmanızı sağlıyacaktır, sevgilerimle.
|
Kanıt olarak da yukarıdakini yazmış ve bir link vermişsiniz. Başkaca bir bilgi sunmadığınıza göre iddanızın kaynağı, hatta komposta sentetik, plastik, kimyasal ve metal içeren maddeler konmasını tavsiye etmekteki kaynağınız da bu.
İlk yazınızda mikro canlılardan da söz etmiştiniz. Solucan bildiğim kadarıyla bir mikroorganizma değil. Hatta, kimyasal madde yemeye alışmış mikro canlıları aç bırakırsak
topraktan çıkıp hak arayacakları şeklinde de bir yorum yaptınız, ki, onlara daha fazla kimyasal verelim de hak aramasınlar demeye getirdiniz.
Bütün bunları söylerken, gerçekten tek dayanağınız o gazete haberimiydi?
Ya, yazınızı okuyanlar buna dayanarak ellerine geçirdikleri kimyasal, sentetik, metal ne varsa kompostlarına ve topraklarına karıştırmaya başladılarsa? Hiç mi şüphe etmediniz?
Kendinizin yanılması belki çok önemli değil ama başkalarını yanıltmak sorumluluk işi. Umarım yakanıza yapışan üyeler olmaz
Bakın, magazinleştirilerek verilen gazete haberinin aslı
burada.
Belli cins toprak solucanlarının, bakır, kurşun, çinko gibi ağır metallerle kirletilmiş toprağa bırakıldığında büyük bir çoğunluğunun öldüğü, ancak az miktarda bazılarının doğal seleksiyonla hayatta kaldığı bildiriliyor.
Bunlar üzerinde yapılan incelemede, kirli toprağı yedikleri ve dışkıladıkları metallerin bir bölümünün bazı bitkiler tarafından alınabilecek forma soktukları belirlenmiş. Bitkilerin böylece topraktan kaldırdıkları metaller ile topraktaki kirliliğin mevcut pahalı yöntemlere göre sürdürülebilir bir şekilde azaltılmasının önünün açıldığı bildiriliyor. Elbette, metalle yüklenen bitkilerin ne yapılacağı konusunda bir yorum yok. Ancak bitkiler uzaklaştırıldığı taktirde topraktaki kirlilik azaltılmış oluyor.
"The dream scenario is that the plants become so wonderfully efficient at extracting the metals that you can then take them off to a smelting plant," said Dr Hodson.
Dr.Hodson, bu bitkilerin doğrudan
maden eritme işletmesine giderek metal elde edilmesini (rüya senaryo olarak) hayal etmiş.
Aslında bu düşüncenin esas yaratıcısı yine Darwin.
Onun bulgusu olarak Görland'daki kalsiyum karbonat'dan oluşan fosilleşmiş solucan dışkıları bu fikri vermiş.
Sonuç olarak, ağır metallerle
kirletilmiş topraklara adapte olabilen solucanların, ekolojik olarak devreden çıkmış eski madenlerde,
çok uzun zaman alsa bile, yüksek metal alımı yapan bitkilerle birlikte sürdürülebilir bir toprak temizleme aracı olabileceği savunuluyor.
Linkini verdiğim yerlerde yazılı olanlar magazin değil. Çok daha fazlası olmasına rağmen iddialarınıza dayanak olarak gösterdiğiniz konuyu doğru olarak ortaya koyabiliyorlar. Başka daha pek çok ciddi kaynak da var.
Sonuçta,
- Kimyasallar, sentetikler, plastikler, ağır metaller, matbaa mürekkepleri toprağı kirletirler. Bu bir kirliliktir. Kendi elinizle toprağınızı kirletmemelisiniz.
- Kirletilen toprakta solucanların büyük bölümü ölür.
- Bir kısım solucan sağ kalsa ve bu metalleri yedikten sonra bitkilerin alabileceği şekilde dışkılasa bile bu bitkiler ve meyveleri yenmez. Bu bitkileri düzgün bir şekilde imha etmeniz gerekir.
- Böylelikle, kirletmiş olduğunuz toprağınızı çok uzun bir sürede, belki temizleyebilirsiniz.
Kıssadan hisse ise; siz siz olun, toprağınızı kirletmeyin, kirletilmesini tavsiye etmeyin. Merak etmeyin, böyle yaparsanız (yani toprağı temiz tutarsanız) topraktan hiç bir şey çıkıp hak isterim diye boğazınıza sarılmaz.