Cok tesekkur ederim! Benim ciceklerle cok aram yok. Renkleri uyumlu oldugu surece her cesit cicegi, ozellikle de gulleri cok severim. Japon Gulu, Burgabilya, Ful cicegi ve niceleri ile kislari odami paylasmami emreden annem sayesinde kendi bahceme bakimi zor olan hicbir cicegi almamaya calisiyorum.
Sebzeler ayri bir konu tabii ki. Kucukken de babamla topragi kazip,iple duzgun siralar yapip, esit araliklarla domates, biber, patlican fideleri dikerdik. Gece danaburnu bocekleri gelip yarisini yerdi, "ulen keratalar, DDT olacakti da gosterektim size gununuzu" diyerek yerlerine yenilerini eken babamla cok eglenirdim.
Su an 12+ cesit domatesim var bu yil. Patates, sogan, turp, patlican, kabak, biber, salatalik (3 cesit), karpuz, (3 cesit), fasulye, bamya, balkabagi... derken is biraz cigrindan cikti ama simdilik hepsi iyi gidiyor.
Ciceklerim evin onunde, sebzelerim arkada, cimli alanlar da oglumun oyun alani.
Cimlerim St. Augustine, buranin sicagina dayanabilen ender turlerden.
Burada hem okuyarak hem de bu isle ilgilenenlerle bir araya gelerek ne kadar bilincsizce tarim yapildigini ve zararlarini ogrendim. Kendim yapmamaya calisiyorum.
Dogaya yapilan zararlara ornekler:
Cok iyi niyetle getirilen Uzakdogu bitkileri (mor salkim) burada tam anlamiyla isgalci, evlerin temelini catlatan durumuna gelmis ve geri donusu, kokunun kazinmasi gibi bir durumu yok. Yerli olanlar ayni sekilde zarar vermiyor. Onlarla gelen Japon Mayis boceklerini kuslar dahi tanimadigi icin onunu almaya imkan yok herseye ozellikle de cimlere ve yapraklara cok zarar veriyorlar. Bunlari (ve digerlerini) yok etmek icin kullanilan ilaclar arilari, baliklari koloniler halinde oldurmaya, kansere yol acmaya baslayince simdi genetik olarak degistirilmis (GMO) urunler kullaniyorlar, onlarin da etkileri zamanla gorulecektir.
Sevgiler
Ebru
|