Belki de çok anlamlı değildi beş tahıldan ekşi maya yapmak... Ama mantığı şuydu; tahıllar tarladan hasat edildiklerinde, üzerlerinde o bölgeye ait maya mantarlarını ve bakterilerini taşıyorlardı. Beş tahıl demek, beş tarla demekti.

Bu yüzden:
Bir avuç nohut, bir avuç mısır, bir avuç yeşil mercimek, bir avuç buğday, bir avuç kuru börülce ve yine bir avuç kuru üzümün üzerine kaynara yakın su ekledim.
Sabah şiştiklerinde parçalayıcı ile bir miktar karıştırdım ve bir fincan un ekledim. Akşama maya köpürmeye başladı. Biraz daha un ekledim. Tahılları içine koyduğum polikarbonat kap ağzına kadar köpükle doldu. Dün saat 14 civarında yoğurdum ve üstünü iyice örtüp, iki saat kadar bekledim. İki saat sonra hamur bayaca kabarmıştı. Hamuru yeniden yoğurup, ikiye böldüm ve unlu bezler içinde yeniden kabarmasını bekledim. 2 saat içinde hamurlar kabardılar. Birini önceden ısıtılmış hecha tencerede, diğerini yine önceden ısıtılmış porselen kapta pişirdim.
İlk kez denediğim ve "tecrübeli olmayan maya" ile yoğurduğum hamurdan, bunca güzel ekmek olmasını, beş tahılın üzerindeki floraya bağlıyorum.
Soldaki ekmek demirdöküm tencerede, sağdaki ise porselen kapta pişti.
Tadı da harika... Bu
şimdiye kadar yaptığım en mükemmel ekşi mayalı ekmek oldu.