View Single Post
Eski 11-03-2011, 18:01   #225
webgezer
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 12-02-2010
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 47
Sonuçta nükleere bilimsel olarak yapılabilecekler olarak bakarsanız herşey güllük gülistanlık gözükür (hoş aynı şekilde yenilebilir enerjiye bakarsanız dünyanın ihtiyacının binlerce katı enerji çıkar onda da) : nükleer çok güvenli, temiz vb. vb. öte taraftan bir de bu işin gerçek hayat kısmı var, yani bilimsel olarak olabilecekler değil fiilen olanlar, beni bu daha çok bu ilgilendiriyor.



Bir hatırlatayım dedim, Türkiye'ye santrali kuracak olanlar Ruslar, denetleyecek olan da bizim bürokrasimiz.

Rusya, hani şu Çernobil'de nükleer sızıntı olduğunda gerek santralin yakınındaki insanlara gerekse çevre ülkelere haber vererek ölümleri oldukça azaltabilecekken, kimseye haber vermeyen, santrale hiç bir şeyden haberi olmayan temizlik işçileri gönderen Rusya. Olayın ortaya çıkışı serpinti bulutlarının taaa avrupadaki şehirlere ulaşması ve bu şehirlerdeki nükleer serpinti alarmlarının çalması ile ortaya çıkmıştı; ilk aşamada inkar ettiler de olaydan kaç gün sonra kabul ettiler. Santralin etrafındaki insanları iş işten geçtikten sonra tahliye ettiler.

Elbette ki bizim üzerimizden bulutlar geçerken bizim haberimiz olmamış, daha sonrasında olay avrupadan bize yansıyınca bize düşen radyoaktif malzemeler bizim devlet yetkililerimiz tarafından yok sayılmıştı. Taa İngiltere'de bugün bile bazı çiftliklerde radyoaktif serpinti nedeniyle üretim yapılamazken, bizim yetkililerimiz TV'de çayda bir şey yok diyerek içmek ile meşguldu. Elbette sonra bunun gerçek olmadığı çaylarda radyasyon belirlendiği ortaya çıktı. Hatırlayanlar vardır, bir ara yapılan ölçümlerin gazete-tv'de yayınlanmasına yasak getirilmişti, halkı paniğe sevkediyor diye, panik olmadan güzel güzel içtik o çayları.

Bunlar istisna olaylar mı ? Hayır, kötü olayları gizlemek, halktan bilgi saklamak, halkın zarar görmesini umursamamak hem Rusya için hem de Türkiye için son derece olağan bir mantıktır, bunun değişeceğine dair hiç bir emare de göremiyorum.

Yapanların ve denetleyenlerin hali buyken siz hangi güvenlikten bahsediyorsunuz acaba ?

Rüzgar çözüm olmaz, güneş çözüm olmaz. E olmaz, nükleer santralden 15-20 centten 15 yıl alım garantisi verirken, rüzgara 7-8 sent, güneşe 13-14 sentten 10 yıl verirsen olmaz tabii... Buna herkesin karşı çıkması lazım, sanırım siz de dahil, ya nükleerin fiyatı ucuzlamalı ya da rüzgarın desteği artmalı. Bunlar devletçe yapılabilecekler.

Bir de kişisel yapılabilecekler var:

Bugün 1 watt güneş paneli ile sistem kayıpları vb. hesaba katarak Istanbul'da yılda 1.5Kwh, güneyde yılda 2kwh elektrik üretebiliyorsunuz. Panelin ömrü en az 20 yıl, yani 1 watt için 30-40kwh üretebiliyor. Eğer sistemi $3/watt'tan malederseniz 10cent/kwh eder, şu anda elektriğin son kullanıcı alış fiyatı bunun üzerinde.

Yukarıdaki hesabı sabit fiyat yerine artışları da hesaba katarak yapın. EÜAŞ nükleerden enerjiyi 15-20 sentten alırsa tüketiciye kaçtan satar ? ( şimdi alımı 6-7sent herhalde ).

Ben bu hesabı yaptım, tamam ek uğraş gerektiriyor, belki biraz daha maliyetli ama sonuçta nükleere göre kesinlikle daha mantıklı bir uygulama, neden olmasın ?

Gereksiz şeylere para yatıracağıma hiç olmazsa buna para yatırırım faydalı bir iş yapmış olurum. Enerji güvenliği açısından da bundan iyisi olmaz herhalde. Benim gibi düşünenler çıkar.


Düzenleyen webgezer : 11-03-2011 saat 18:03 Neden: imla
webgezer Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön