Bonsai okulu Japonya'da var, hatta yanlış hatırlamıyorsam 3 ayrı şehirde. Dünyanın birçok ülkesinde ise kurs, workshop, sertifika programı
vb bonsai dersleri var. Bizdeki usta ve çıraklık okullarına denk sayılabiliyor mu bilmiyorum.
Bonsai ile uğraşan insanların ve bonsai okullarının sayısına ve popülerliğine baklıcak olursa, bonsai dersleri diyince akla okul gelmemesi lazım. Eğer öyle ise bonsai buluşmaları ya da çalıştayları gibi bir isim vermek gerekir, ben öyle düşünmemekteyim.
Bonsai de hemen hemen tüm diğer sanatlar gibi uygulamanın önemli olduğu bir bir sanat. Örneğin çok iyi bir opera eserini icra edebilecek birisi yoksa o eser aslında yazılmış olmasına rağmen henüz yoktur. Bonsai için de bu becerileri kazandırmak için bir okuldaki öğretmen-öğrenci ilişkisinden daha ziyade usta-çırak ilişkisi kurulması gerekmekte. Bu Japonya'da da böyle. Misal, Kimura bir öğretmen ya da eğitmen sıfatıyla değil usta (master) olarak bilinir.
Tekin Bey ile de görüştüğümüzde kendisine söylediğim bir konu var. Türkiye'de yıllardır bonsai adayları yetiştiren arkadaşlarımız, "ustalarımız" var. Lakin hala buradaki temel tartışma konusu, "toprak karışımı nasıl olmalı" ya da "ne kadar sulanmalı"
vb. Bu bilgilendirme elbette yeni başlayanlar için gerekli ama artık bir ağacın gelişmesi için ne yapması gerektiğini öğrenenler için yerinde saymak. Artık işin sanatsal yanından daha çok bahsedilmesi gerekiyor. Bir ağaç üzerindek ritimden,dengeden, vurgudan, saksısının ne kadar maskülen olması gerektiğinden
vb. bahsedilip insanlara estetik ile ilgili bilginin de verilmesi gerekiyor. Japon ustalar çıraklarına bitkilerin ne kadar sıcağa ne kadar soğuğa dayanacağını anlatmıyordur diye tahmin ediyorum.
Şunun farkındayım ki ülkemizde pre-bonsailer yok. Bonsai için üretilmiş uygun alet edevat, gübre, toprak
vb şeyler de yok. Uygun aday bulması da en az o adayı yaşatması kadar zor. Bu yüzden yukarıda bahsettiğim birincil soruları sormak zorunda kalıyor ve fidanlarımızı bonsai adayları olarak geliştirmeye çalışıyoruz.
Avrupadan, asyadan ya da Amerikadan geride olduğumuzu düşünmemizi sağlayan ağaçlara baktığımda büyük kısmı çok yaşlı ağaçlar, çok fazla özenilmiş ve emek harcanmış ağaçlar. Pre-bonsai'lerin olmayışı kadar fidancılık tarzı (bu belki yanlış bir ifade) bonsaiye uygun adayları bulmak konusunda bir diğer engel.
Ülkemizde çoğunlukla ekonomik sebeplerden dolayı hobiye belirli miktarda özen gösterip, emek harcanabiliyor. Birçok arkadaşın değerli çalışmalarını, iş seyahatlerinde kaybettiğini hatırlıyorum. Bonsai insanların mesleği olmadığı sürece de bu emek ve özen kısıtlanmış kalacaktır diye düşünüyorum.
Özetle; henüz bitki yetiştirmeyi öğrenememişken, gerekli alet edevata kolaylıkla sahip olamıyorken bonsai'de ilerlememiz zor. Ama en azından insanlara bonsai ile ilgili bilgilendirme yapılırken (ya da insanlar bu bilgiyi edinmeye çalışırken) ikinci adım olan "sanatsal bakıştan" da haberdar olmalılar. Ayrıa ticaret ile bonsai'nin kesişmesi gerekiyor. Ben dahil birçok arkadaşın hazır bonsai alarak bu sanat ile tanıştığımızı unutmamak gerekiyor.