Sn Acemi caylak
Siz üzerinize neden alındınız? Ben ne size ne de başka birine saldırmıyorum. Ben barışcıl bir insanım öyle saldırıyla falan işim olmaz. Sadece sağduyulu yazı yazmaya ve herkesi mantıklı olmaya davet edebilirim. Çünkü bu konunun bu platformda mantık çerçevesini aştığını düşünüyorum. Verdiğim BP örneği bile saptırılıyor. Benim bu platformda karşı olduğum şey bazı kişilerin hayalperest düşünceleridir.
Bugün dünyada kurulu bir kapitalist düzen var. Bu kapitalist düzene göre şirketler kurulur ve amaçları kar elde etmektir. Doğrudur ve böyle de olmalıdır. Ama çevreyi kirletmek değildir. Böyle de olmalıdır çünkü kar edemeyen firma gelecekte sürekliliğini sağlayacak artı değeri yaratamamış olur. Sürekli bazı kişiler bu cümleyi tekrarlayarak sanki kar etmek tüm kötülüklerin anasıymış gibi sunuyorlar. Benim karşı olduğum görüş budur.
Ve lütfen elmayla armudu birbirine karıştırmayalım. “Kar elde etmek için her yol mübahtır” anlayışının tamamıyla karşısındayım. Aklı başında herkes buna karşıdır. Hiçbir mazeret böyle bir görüşü haklı kılamaz. Zaten firmaların hangi konularda faaliyet gösterecekleri, neyi yapıp neyi yapamayacakları, atıklarını nasıl ve hangi durumda nereye deşarj edebilecekleri, bu deşarj parametlerinin neler olacağı hep yasalarla belirlenmiştir. Bu yasalara uyulmaması durumunda verilecek cezalar da bellidir. Eğer cezalar az geliyorsa artırılmalıdır.
Yasalara uyulması ayrı bir konudur. Yasalara uymayanlar suç işlemiş olurlar. Bazı arkadaşların çelişkileri tüm firmalar kar üzerine kuruludur öyleyse kirletirler mantığıdır. Bu doğru değildir. Suç işleyenlerle yasalara uyanları aynı kefeye koyamazsınız.
Bugün Tekirdağda atıksu deşarjında yasalara uyan ve amacı kar elde etmek olan birçok tekstil firması biliyorum. Şimdi tüm tekstil firmaları kar etmek amacıyla kurulmuştur öyleyse çevreyi kirletir diyebilir miyiz? Bence diyemeyiz.
İsterseniz bir örnek vereyim: Çorlu'da Can Tekstil. Türkiyede Çevre Yönetim Sistemi belgesini ilk alan firmadır. Çevreye zarar vermemek için canla başla çalışmaktadırlar. Ergeneyi de kirletmemektedirler. Kar da ediyorlar. Demek ki her kar eden çevreyi kirletmiyormuş. Sorumlu firmalar da var.
Benim anlamadığım bazı kişilerin düz mantıkla tüm firmaları tüm kar amacı taşıyan birliktelikleri çevreyi kirleten olarak görmeleridir. Bu yanlıştır. Ayrıca, bazı firmalar çevreyi kaçınılmaz olarak kirlettikleri için (burada kaçınılmaz dememin sebebi karbondioksit salınımına neden olmalarıdır).
Dünyanın başka yerlerindeki çevre projelerine mali açıdan destek olarak karbon hesaplarını dengelemektedirler. Yani bu firmalar da kar ettikleri halde balansa bakıldığında çevreyi kirletmemektedirler. Bunları görmezden mi geleceğiz? Ben “ahkam kesmiyorum” dünyadaki gerçek durumu anlatıyorum. Lütfen kar etme olayına takılıp kalmayalım. Herkes kar etmek zorundadır ama bunu yasalara uyarak yapmalıdır. Maalesef bugün yeryüzünde kar etmeden üretmeye insanların gereksinimlerini karşılamaya dayalı bir sistem yok. Varsa arkadaşlar belirtsinler lütfen. Bu konuyu kapatıyorum. Ayrıca firmaların her şeyi öngörmesi de mümkün olamayabilir. Eğer herkes her şeyi öngörebilseydi, dünyada kaza diye birşey hiç olmazdı!
Öyleyse benim saptadığım 2 konu var:
1- Şirketlerin kar etmesi doğaldır. Yasalar çerçevesinde kar edilmelidir. Yasalara uymayan firmalar suç teşkil eder ve devletin kurumları tarafından cezalandırılır. (Örneğin, Amazon ormanlarını yasadışı yoldan kesip palmiye ağacı diken ya da marijuana yetiştiren firmaların cezalandırılması gibi). Bu 2 konu birbirine karıştırılmamalıdır.
2- Herşey önceden öngörülemeyebilir. (Örneğin sel, deprem, yangın, patlama). Ama yasalar çerçevesinde bu tür olaylara karşı önlemler alınır. Önlemler alınsa bile deprem, sel, yangın, patlama oluşabilir!
Eğer bu 2 konuda hem fikirsek devam edebiliriz.
Sizleri bilmem ama ben her olaya pozitif olarak bakma taraftarıyım. Aksi takdirde yaşam dayanılmaz bir işkence olurdu. Sn Acemi diyor ki:
Alıntı:
Dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur diyorsunuz. Hiç laf cambazlığı yapmadan, ben bir çocuk gibi somut akıl yürütüyorum. Yani kürenin dışından bakıyorum. EM içerisindeki bakteriler topraktan elde edilmiş bakteriler. (Sadece sayısı 80'mi değil mi orası karışık. Neyse bizi ilgilendiren bu değil.) Madem bu bakteriler topraktan elde edildiler. Doğal olarak Ergene Nehrin'de de varlardı. Çünkü bu bakterilerin bir kısmı aynı zamanda suda yaşayan bakteriler. Ya da dereye karışan yağmur suları ile çevredeki topraktan zaten taşınıyorlardır. Yani dere doğal yollardan zaten dozlanıyor. Ve toprağın bir gramında bu baktrilerden milyonlarca adet var. Eğer bu bakteriler suda üreme şansı bulurlarsa (yeterli besin ve oksijen) sizin aklınızın alamayacağı kadar hızlı çoğalırlar. (Bakteriler eşeysiz olarak ürer ve ortalama 20-30 dk'da bir bölünürler ve bu artış hızı geometrik olarak artmaya devam eder.) Ne zamanki ortamdaki besin ve oksijen bitince aynı hızda da ölürler. Yani topraktan karışan bakteriler dozlanan EM içerisindeki bakteri sayısına 1-2 gün içerisinde bilemediniz aynı gün içerisinde ulaşırlar. Ancak başından beri iddia edilen neydi? Derede canlı yaşam yoktu, bakteriler ölmüştü. Topraktan karışan bakteriler öldüğüne göre, dozlanan bakteriler daha mı dirençli ki ölmesin. Çünkü suya sürekli çok zehirli kimyasal atıklar karışıyor.
|
Sn Acemi caylak,
ben Hollanda, Almanya ve Göney Afrika’da olmak üzere 3 EM Konferansına katıldım. Prof Teruo Higa’yı yakından tanıma fırsatı buldum ve EM’yi birinci ağızdan onun makalelerinden öğrendim. Kusuruma bakmayın ama bu yazdıklarınız tam olarak doğru değil. Bu sizin suçunuz değil tabii ki. Bilmiyor veya yanlış duymuş olabilirsiniz. Ben, dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.
Benim bildiğim kadarıyla EM sadece topraktan üretilmemiştir. Yerin ve okyanusların derinliklerindeki anaerobik ortamda yaşayan bazı yararlı mikroorganizmaları da içermektedir. EM, belirli oranlarda yararlı mikroorganizma türleri içerir. Anaerobik mikroorganizmalar EM’nin en önemli unsurlarıdır (Bunu söyleyen Higanın kendisidir). Gerisi zaten yine bleirli oranlarda mayalar ve laktik asit bakterileridir. Sizin toprak ve mikroorganizmalar konusunda uzman olduğunuzu biliyorum ancak EM’yi sadece toprak mikroorganizmalarıyla açıklamak biraz yanlış olur kanaatindeyim.
Ayrıca, Ergene Nehri’nin yatağının dibi toksik çamurla ve patojenlerle doludur. Bu patojenlerin hakim olduğu bir ortamda kendiliğinden EM'nin oluşmasını (Eğer oluşursa tabii) birkaç yüzyıl beklemek gerekebilir. Bu kadar çok patojenin olduğu bir ortamda yararlı mikroorganizmanın kendiliğinden oluşmayacağını siz de tahmin edersiniz.
Bildiğim kadarıyla, EM yerel yararlı imkroorganizmların artmasını ve fırsatçı mikroorganizmaların yararlı gibi davranmasını sağlar ancak artan yerel yararlı mikroorganizmalar EM’nin oluşmasını sağlamaz. Eğer sizin dediğiniz gibi, ortamda yeterince oksijen ve besin var olduğunda EM kendiliğinden oluşabilseydi, o zaman toprağa dışardan EM atmamıza gerek kalmaz, sadece hayvan gübresi vermemiz ve toprağı altüst etmemiz yeterli olurdu, değil mi?
Hem EM sadece yararlı mikroorganizma değil, belirli oranlarda biraraya gelmiş yararlı mikroorganizmadır diye biliyorum. Eğer sadece yararlı mikroorganizma olsaydı ve oran önemli olmasaydı, melas ilave edilerek sürekli çoğaltılabilirdi. Böylece EM satan firma da iflas ederdi. Ama durumun böyle olmadığını biliyoruz. EM’yi ancak bir defa çoğaltabiliyorsunuz. Sürekli çoğaltmada mikroorganizmalar arasındaki oran bozuluyor ve aynı etkjyi göremiyorsunuz. Yanılıyor muyum?
Alıntı:
Derede canlı yaşam yoktu, bakteriler ölmüştü. Topraktan karışan bakteriler öldüğüne göre, dozlanan bakteriler daha mı dirençli ki ölmesin. Çünkü suya sürekli çok zehirli kimyasal atıklar karışıyor
|
Dereye doğal yoldan gelen yararlı bakteriler hem EM değil hem de yeterli değil.
Alıntı:
İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer. Gerisini zaten suda bulunan mikroorganizmalar doğal yollardan halleder. Aşağıdaki satırlar, Yıldız Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Gürdal Kanat tarafından Dünya Bankası Raporlarından aktarılıyor. "Enzim veya özel bakteri türü gibi sihirli teknolojilere inanılmamalı, çok iyi bir planlama yapılmalıdır." (Bu söyledikleri kompost için geçerli olsa da su arıtma içinde aynısı geçerli.)
|
Tamam sizinle aynı görüşteyim. Kimyasal atık deşarjı engellenmeli. Zaten bunu herkes söylüyor. Ama nasıl? Onlarca yıldır, herkes bağırıyor, yetkililer ve ilgililer demeçler veriyorlar: Kimyasal atık deşarjı engellenmelidir diyorlar. Ama nedense engellenemiyor. Bunu TBMM bile engelleyemiyor. Keşke dediğiniz gibi bıçak gibi kesilerek bu deşarj engellenebilse. Şimdilik bu istek pek gerçekçi gibi görünmüyor.
Kirletenlerin dayandıkları en büyük kirletme argümanı şuydu: Önce devlet temizlemek için bir şeyler yapsın. Bence Ergenenin temizliği için devlet tarafından birşeyler yapılmaya başlansa, belki bu kirletenleri de birşeyler yapmaya zorlayabilir. Ben bu yüzden ve EM’nin bu işi yapabileceğine inandığım için nehirdeki temizlik çalılşmalarını destekliyorum. Sizlerin görüşü farklı olabilir. Saygı duyarım.
Alıntı:
Bu durumda Ergene'de somut olarak fazla maliyete girmeden eğimin yüksek olduğu yerlerde bentler yapılr ve yerçekimi kuvvetinden yararlanılarak su yüksekten aşağıya doğru akıtılarak sudaki çözünmüş oksijen miktarı artırılır. Diğer çözümlerin hepside daha maliyetli olup küçük bir kasabanın tek başına altından kalkabileceği çözümler değildir.
|
Dediğiniz doğrudur. Oksijen arıtırıcı çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Ama benim bildiğim kadarıyla, EM uygulaması da o kadar pahalı olmamalıdır. Çünkü EM Japonya insanların yaşamlarında fark yaratacak bu tür çevre projelerine ürün desteği de vermektedir. Bence Ergeneyi mutlaka desteklerler. EM uygulaması zannettiğiniz kadar pahalı olmayabilir.
Ergenenin tümü için, Sayın Cumhur’un bahsettiği 450 – 500 milyon Avro’luk çalışmayla karşılaştırılamayacak kadar ucuz olacağını tahmin ediyorum. Eğer firmayla diyalog yolları kapanmamış olsaydı, bu konu kendilerine danışılabilirdi.
Haklarındaki bu kadar olumsuz yazıdan sonra (ki ben burada firmaya haksızlık edildiğini tekrarlamadan geçmeyeceğim) dönüp de agaclar.net platformundan tekrar iletişim kuracaklarını sanmıyorum. Ama ben de önyargılı konuşmamalıyım, bu kendi bilecekleri iştir. Sizler gibi karşı olanlar olduğu gibi, benim gibi destekleyenler de mevcut. İnşallah bu platforma geri dönerler çünkü EM’nin dünyada daha yapacağı çok şey olduğuna inanıyorum.
Biraz fazla uzattım galiba kusuruma bakmayın. Hollanda da EM’yi ben dolaylı olarak acentadan alıyorum ve 30 Euro ödüyorum. Aktifleşmiş alırsam fiyatı 5 Euro.