Bütün bu şikayetler insanoğlunun geçmişten bu yana yiyegeldiği şeyleri değiştirmesi ile artmaya başladı. Teknoloji, sürekli artan insan nüfusu ve bunların artarak çoğalan tüketim ihtiyacı tükettiğimiz gıdaların da olumsuz anlamda değişmesine neden oldu. Artık etlerimiz lezzetsiz çünkü artık hayvanlar otlamıyor, sahibinin verdiği yemi yiyor ve bu yem hayvan artıkları bile içerebiliyor. Yani otçul hayvana etçil muamelesi yapılıyor ve bu hayvanların etlerini yiyen bizlerin vücudu bu "yeni gıda"yı tanımadığı için alerjik tepki veriyor.
Aynı durum sütlerde de var. Etçil olarak beslenen ineklerin sütü artık bizim vücudumuza yabancı. İnek sütü alerjisi inanılmaz bir artış gösterdi son yıllarda. Sonuç olarak süt artı bildiğimiz süt değil. Saatli bir bomba sanki. Bebekler vermek için asla acele edilmemeli. (Benim oğlum süt alerjisini tam 5 sene çekti. )
Market rafları uzun ömürlü gıdalarla dolu. Kimi 1 sene kimi 2 sene dayanıyor. E Maddeleri deposu hepsi. Bunlar da insanoğlunun yemek listesinde yok. O zaman vücuduma yabancı. Tüketilmemeli yoksa alerji ve intolerans başlıyor.
Vüdumuzu mahveden bir başka şey de ziraai ilaçlar ve yanlış gübreleme. Artık yeraltı sularına karışma noktasına bile gelindi. Bunu bilen biliyor ama açıklamıyorlar.
Sonuç, fabrikasyon ürünlerden uzak dur, doğal tüket. İnek sütü yerine daha sanayi hayvanı olmamış keçinin sütünü tüket. Eti de çok az tüket. Bol doğal sebze ve meyve tüket. Nihayetinde insanoğlu daha çok otçul bir yaratık. Vücudumuz ve sindirim sistemimiz otçul beslenmeye daha yatkın. Masum görünen yabancı gıda maddelerini vücudunuzdan uzak tutun. En önemlisi de çocuklarınızın vücutlarından....
Düzenleyen Douglas Fir : 13-12-2010 saat 14:39
Neden: İmla hatası
|