View Single Post
Eski 01-12-2010, 22:28   #376
dkp
Ağaç Dostu
 
dkp's Avatar
 
Giriş Tarihi: 24-06-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,513
Sunumun devamı ..

İlginin Hoya olduğu bir sunum dedim ama hazırlık ve Hoya' ya ulaşırken yaşadığımız heyecanlı ve komik olaylara da değineceğim.

Gezi günü yaklaştıkça Hoya ikinci planda kaldı. Şöyle planlamıştım, cumartesi gündüz Berlin' e uçuyoruz, Avis' ten kiraladığım 5 kişi + 5 valiz' lik aracımı teslim alıyorum,geceyi geçiriyoruz, pazar sabahı 06:00 da Hollanda'ya yola çıkıyoruz, 13:00 da Paul ile buluşuyoruz, geceyi Boskoop' ta geçiriyoruz, pazartesi günü gezinin diğer bölümlerine geçiyoruz.

Tamam ... Planı ben yaptım da.. Avrupada hiç araç kullanmamıştım, hemen googel maps'ten gideceğim yerlerin haritalarını ve rotamızı çalışmaya başladım. Problem çıkma olasalığına karşı telefon ve adresleri düzgün bir şekilde kayda aldım. Benim öğrenciliğimden kalan Almanca, oğlumun İngilizcesi(hazırlık okumuştu), eşimin tam desteği, daha ne olsun edasında ayrıldık İzmir' den.

Berlin' de bir dostum bizi karşıladı, hemen Avis' e gittik, pasaport ve ehliyeti gösterdim, belgeleri uzattı, hazırdı (istediğim aracı bulamam diye bir ay önce ödeme yapmıştım, 5 kişilik arac bulmak kolay olmazdı, mondeo da bemim aracımın benzeri idi) .. Ruhsat ve anahtar ile birlikte otopark fişi verdiler, ellerimizde valizler, park yerine gittik, Avis levhasını bulduk, tanrım bir araç var... o da mersedes.

Anahtarı tıkladım açıldı, şaşkınım, bozuntuya vermiyorum, valizleri yerleştirdik, koltuğa oturdum, gömüldüm sanki, koltuğu oynatacak kol yok, olamaz... araç otomatik vites, ben yirmibeş yıldır yanlızca düz vites araç kullandım, bunun lambaları nereden çalışıyor derken aracı çalıştırabildim. Saat 19:00 ısı 7-8 derece ben yanıyorum, ter mi ? yağmur mu ? anlamak zor...
Araç çalışıyor fakat yürütemiyorum, böyle olmaz dedim, gittim başka araç istiyorum dedim, yokmuş ! deneme yanılma ile aracı yürüttüm. Navigasyon lafı geçmişti ama anlamamıştım, ben rotayı çalışmıştım ya, çaresizliğimize gülüyoruz, kafadan karaya oturmuş durumdayız.

Önce kendimizi, ödül olarak bir akşam yemeğine götürdük. Tesadüfen Arnavut asıllı bir dostumdan araç ve navigasyon dersi aldım. Heyecanım ve şaşkınlığım bir türlü geçmiyordu. Kiralık diye verdikleri araç E200 CGI , herhalde kiralama şirketleri için üretilmiş ucuz araçlardır diye düşündüm, CGI diye birşey görmemiştim ya. Bir hafta katlanacağım dedim, uyudum.

06:00 da yola çıkıyoruz pazar sabahı sokaklar tamamen boş, kurallara tam olarak uyulduğundan endişesiz,seyir halindeyiz, bu arada ben aracı, oğlum navigasyonu keşfe çalışıyoruz ve sonunda hakimiyet bize geçiyor, bir uçtan diğer uca gidiyoruz, hava bulutlu, hafif yer yer yağışlı, ısı 10-12 derece, görüş çok iyi, sürüş mükemmel ötesi keyifli. İlerleyen günlerde eşim ve ben navigasyonun, internetten daha önemli bir icat olduğu kararına varacağız.

Navigasyon 13:30 gibi Paul' ün verdiği adrese bizi yetirdi. Tek ev var, arkasında da garajı, deposu ve seraları var. Çok zengin bir adammış diye kendi aramızda konuşuyoruz, hani bizi birileri duyar da karşılar diye yüksek sesliyiz. Arabayı park ettik, sormak için, etrafta insan arıyoruz, yok... Sonunda eşim farketmiş, serasının dışında bizi karşıladı ..

Güler yüzlü çok cana yakın, mütevazı, olgun bir kişi. İlk sözü nasıl anlaşacağız ? oldu. Ona oğlumdan hiç söz etmemiştim. Ata konuşmaya başlayınca, kahkahaları görmeliydiniz... Çiçek görme umuduyla gelmedin değil mi ? bir kaç tane göreceksin ...dedi. Tüm sorularımızı tek, tek, öğretmen edasıyla cavapladı, depo, malzemeler, araç, gereç, diğer seralar, her yeri gösterdi.

Serasını hayalimde abartmışım, gönderdiği çeliklerin kalitesi, müşterilerine gösterdiği saygı-güven ve hepimizin bildiği internet sitesi böyle olan birinden daha farklı bir sera bekliyordum. Boskoop' u araştırmıştım, şehrin tamamı sanki seracılık amacı ile kurulmuş kanısına varmıştım. Okuduğum bir yazıda seralarda gece oluşan gazların, merkezi bir sistem ile toplanıp değerlendirildiği yazıyordu.

Hoya serası tahmini 80 metrekare dışarıdan cam ile kaplı görülüyor ama içerden tamamen naylon kaplı. Zemin su içinde (pardon ; memleket su içinde). Zeminde bitki yok, ya askıya almış, ya da büyük ve seyyar bir tezgahın üzerinde bulunuyorlar. Nem ve ısı veren iri bir cihaz kenarda duruyordu.Ortam ısısı 24-26 derece gibiydi, nem ölcere bakmadım ama rahatsız edici bir nem yoktu. İlk gözüme çarpan Serpensler oldu, askıda üç saksı ve durumları kötüydü, arkadaşlarından almış ve hiç çiçeklerini görmemiş. İlk olarak hoyaların farklı özellikte olduklarını çiçeklenmelerinin de farklı ısı ortamlarında olduğunu anlattı. Örnek olarak Carnosa türlerini göstermek için diğer seraya geçtik. Linearis' i çiçekli görünce kendime kızdım, kaç yıldır uğraşıyorum nem ve ısı diye, büyütüyorum kuruyor. Isı ve nemi diğerleri gibi istemiyormuş, yaprakları küçük ve ince, çiçekleri carnosa kadar iri ve güzeldi.
Paul' un ellerinde...

Eklenen Resimler
 

Düzenleyen dkp : 02-12-2010 saat 19:22 Neden: sayfa düzeni
dkp Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön