Onlar
enzim yapmayı öğrendiler. Patates, havuç, elma, pancardan yapılan enzim
( sıvı gübre) ile ağaçların gübrelendiğini...
Keçi gübresi, leonardit ve klinoptilolit karışımımdan yapılan
katı gübreyi kullanmayı öğrendiler.
Organik gübrenin önemini kafalarının bir yerine yazdılar.
Ağaçların bilgesi zeytini ve
yağların en iyisi zeytin yağını ve hatta zeytin yağının sadece yağ değil, bir
ilaç olduğunu öğrendiler.
Zeytin yağını
eşsiz yapan kokusu,
rengi,
lezzeti ve hazım kolaylıdır. Zehirli ilaçların zeytin tanesinden yağına geçmesine izin veremezdik. Geleceğimizi zehirleyemezdik. Onun için
doğal gübre ve doğal ilaçlar kullandık. Bunları anlattık, geleceğin büyüklerine.
Bundan
5 bin yıl önceydi. Toprağı işlemeyi öğrendik. Ondan önce, doğadaki meyveleri topluyor yiyorduk. Avcılık yapıyorduk. Karnımızı doyuruyorduk.
Sonra toprağı işlemeyi öğrendik ve yerleşik hayata geçtik.
Verimli toprakların ve
nehirlerin yanına evlerimizi yaptık.
Toprağı çapaladık kara saban ile sürdük.
Aşık Veysel'in dediği gibi ona ' benim sadık yarim kara topraktır' dedik.
Şimdi topraklarımızı işlemek için modern tarım aletleri kullanıyoruz artık. Traktör ile toprağı işlemek kolaylaştı. Verim arttı.
Dünyadaki bugün açlığın sebebi, yeterli besin bulamamaktan değil, adil dağıtılmamasındandır. Plansız politikalardandır. Bu dünya herkese yeter. Kimse aç kalmaz.
Biz inanıyoruz ki belkide bu gençlerin içinden bir
çevre bakanı çıkacak ve kötü gidişe dur diyecek.