Sizin ve Gül Hanımın yazılarını okumam " Bu mum çiçeği de ne ola" diye düşünüp, tabiri caizse "hastalığa" yakalanmamdaki en büyük etkendir. Geziniz oldukça keyifli geçmişe benziyor, seraları görmek eminim çok farklı bir tecrübe olmuştur. Paul'le buzların eridiği de gözümden kaçmadı hani
İklim açısından bize göre çok fakir sayılabilecek İsveç'te bile Hoya kulübü var, eskiden İngilizce'ye çevrilen dergilerinden gördüğüm kadarıyla türler üzerine oldukça kapsamlı çalışmalar yapmışlar. Burada üyelerinden birinin 350 üzerinde hoyası olduğunu okuyunca inanamamıştım,
resimleri görünceye kadar.. Umarım siz de gerekli zaman ve imkanı bulup hobinizi ilerletme şansına ve verdiğim linkteki pencerelerin daha da güzellerine kavuşursunuz.