GÜVEN EKEN
26.11.2010 23:00:44
Doğaseverlere hedef şaşırtma
Çevre ve Orman Bakanlığı ikinci bir tartışmalı yasal düzenlemeyi gündeme getirdi.
GÜVEN EKEN
eken@dogadernegi.org
Diğer Yazıları
Doğaseverlere hedef şaşırtma
Tatilsiz Bayram
Benim adım Anadolu
Ben De Vatan Hainiyim
Teknoseksüelliğin Sonu Kıyamet
tüm yazıları
İkizdere’nin sit alanı ilan edilmesinin hemen ardından Çevre ve Orman Bakanlığı Tabiatı Koruma Kanunu adında bir kanun taslağını jet hızıyla Meclis’e gönderdi. Adı kulağa hoş gelse de, bu yeni düzenlemenin asıl maksadı tüm sit alanlarında, İkizdere ve diğer tüm vadilerde hidroelektrik santrallerin (HES) önünü açmaktı. Dahası, yıllardır çeşitli yasal düzenlemelerle korunan kıyılarımız, göllerimiz ve ormanlarımız da bu yeni kanunla rantın ellerine terk edilecekti.
Durumun vahameti anlaşılınca “intikam kanunu” Türkiye’nin dört bir yanındaki insanların tepkisini çekti ve sivil toplum kanuna karşı bir araya gelmeye başladı. Çevre Bakanı Eroğlu tepkiler üzerine bir açıklama yaparak kanunun AB uyum yasaları çerçevesinde hazırlandığını iddia etti.
Ne var ki, AB’nin yanıtı gecikmedi. Avrupa Birliği, konu hakkında yaptığı yazılı açıklamada kanunun uyum yasalarıyla hiçbir ilişkisi olmadığını ilan etti ve aradan çekildi. Böylece Eroğlu, Türkiye’nin dört bir yanındaki vicdan sahibi insanlarla bir kez daha karşı karşıya gelmiş oldu.
Bir yandan doğanın yok edilmesine tepkiler büyürken, diğer yandan sitlerin yağmalanmasına dair “mantıklı” nedenler de birer birer tükeniyordu. Durum böyle olunca, Çevre ve Orman Bakanlığı ikinci bir tartışmalı yasal düzenlemeyi gündeme getirdi. Hiç şüphesiz 2B alanlarının satılmasına imkan sağlayacak kanun kamuoyunda bir kez daha geniş yer tutacaktı. Tartışmanın odağı “intikam kanunundan” 2B’ye doğru kaysa ne iyi olurdu... Böylece hem kafası karışık olan kamuoyu iki kötü arasında bir tercih yapmak zorunda kalacak, hem de ortak bir mücadele için birleşen sivil toplumun hedefi şaşacaktı.
Görünen o ki, Anadolu doğası ve uygarlık mirasını katletme ahdı hepten keskinleşmişti. Anadolu toprakları, bir kez daha onu yönetenlerin ihanetine uğramıştı.
Bu toprakları kendi canı gibi korumak isteyen, suyunu, deresini, doğasını vermemeye kararlı Anadolu insanlarının ise kendisinden başka tutunacak dalı kalmamıştı.
Anadolu insanları, yaşadıkları toprakları savunmak için yine kendisiyle baş başaydı... Öyle ki, onun artık ne 2B, ne AB, ne de HES masallarını dinleyecek, iki kötü arasında tercih yapacak hali yoktu. Tek isteği, doğduğu topraklarda özgürce yaşayabilmek, kendi kültürünü devam ettirebilmekti.
Anadolu insanı merttir. Ayak oyunlarını bilmez. Strateji nedir bilmez. Onun tek yaşam stratejisi, kendi gibi olabilmektir.
Ayak oyunlarını sürdürmekte ısrar edenler ise iyi bilmelidir. Tarih tekerrürden ibarettir. Anadolu doğası sarp ve engebelidir. İnsanları da öyledir. Anadolu bugüne kadar geçilmemiştir, bundan sonra da geçilmeyecektir.