Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Mine Pakkaner
Biofarm güzel yanmış kompostlanmış büyükbaş hayvan gübresinden başka hiçbirşey değildir. Neye dayanarak kesinlikle önermediğinizi açıklar mısınız? Bir de daha iyidir demişsiniz, bu kıyaslamayı neye göre yaptığınızı da anlatırsanız sevinirim.
|
Mine Hanım,
Bir kullanıcı olarak Biofarm'ın tam kompostlaşmış bir ürün olduğunu düşünmüyorum. Geçen yıl iki kere pelet halinde olan Biofarm kullandık ve kokusunun tam gitmemiş olduğunu gördük. Ayrıca Nisan ayı başında ağaçların dibi bellenince, 3-4 gün sonrasında bolca sinek oluşmaya başladı ki buda tam olgunlaşmamış olduğunun göstergesidir. Bunu daha önce diğer başlıklarda da dile getirdim.
Burada ticari isim vermek istemiyordum ancak siz, Biofarm tarafında olduğunuza göre (ya da yazınızdan öyle bir anlam çıkıyor) deneme amaçlı Tarla Günleri Fuarı' nda alıp kullandığım
Eko Flora'nın 'nın çok daha güzel kompostlaşmış olduğunu gördüm. Yani iyi bir kompost için sadece büyük firma olmak yetmiyor.
Hayvan gübresi ile farkına gelince tam yanmış
hayvan gübresi ile kompost aynı süreçlerden geçerler. Kompostlaşma (diğer adıyla yanma veya oksitlenme) esnasında gübredeki serbest azot formları stabil hale geçerek mikroorganizma proteinleri şeklinde depolanır, aynı zamanda bitkilerin kullanımına hazır
CO2, H2O, NO3 ve SO4- formlarına dönüşür.
Her ikisinde de gerçekleşen süreç kısaca bu şekildedir. Çünkü her ikisinde de kullanılan organik madde hayvan gübresidir. Birisi daha kontrollü koşullarda daha kısa sürede (Biofarm), diğeri daha uzun sürede kontrolsüz koşullarda kendi doğal mecrasında (hayvan gübresi) gerçekleşir.
Daha işin ayrıntısına girecek olursak, bitki ve hayvan artıkları genel bir tanımlamayla aşağıdaki maddelerden oluşur.
1- Selüloz, en yaygın bitki bileşeni olup, kuru ağırlığın % 15 ile % 60'ını oluşturur.
2- Hemiselülozlar, dokuların % 10 ile %30 'unu oluştururlar.
3- Lignin, karmaşık yapılı ve ayrışmaya dirençli olan bitki bileşeni olup, dokuların % 5 ile % 30'unu oluşturur.
4- Suda çözünebilir maddeler, basit şekerler, amino asitler ve alifatik asitler olup, doku ağırlığının % 5 ile % 30'unu oluştururlar.
5- Eter ve alkol gibi çözünür bileşenler. Bunlar yağlar, mumlar, reçineler ve pigmentler olarak gruplanabilir.
6- Proteinler, yapılarında bitki azot ve kükürdünün çoğunu içerirler. Genellikle kül tayini ile belirlenen mineral maddeler toplam dokunun % 1 ile % 13'ünü oluşturur. Bitki yaşı ile birlikte suda çözünür maddeler, proteinler ve mineral maddelerin miktarı azalır, selüloz, hemiselüloz ve lignin'in yüzdesi artar.
Ayrıca bunların dışında nişasta, kitin
vb. maddeler vardır.
Bunlardan öncelikle,
basit şekerler, amino asitler vb. mikroorganizmalar tarafından parçalanırlar. Sonra
selüloz, hemiselüloz, lignin çözünür. Topraktaki humusun ana kaynağı bu çözünmüş maddelerdir.
Sonuç olarak yanmış hayvan gübresinde son mesajınızda posa dediğiniz kısım, toprakta humuslaşmayı artıracak çözünmemiş selüloz, lignin, kitin, humik asit
vb'dir. Bu yüzden belki kısa sürede hızlı bir sonuç alamazsınız. Ancak sürekli hayvan gübresi kullanımı, bir süre sonra toprak mikroorganizmalarının çoğalmasına (çünkü gübreyle birlikte toprağın su tutma kapasitesi yükselerek, nemlilik mikroororganizmaların çoğalabileceği seviyelere erişecektir.) ve toprağın daha iyi verim vermesine neden olacaktır. Ayrıca toprağın katyon değişim kapasitesi ve pH seviyesi yine mikroorganizmaların kolay çoğalabileceği seviyelere gelecektir.
Son söz olarak, kendime organik yetiştiriciliği hedef olarak koymuş birisi olarak, sadece hayvan gübresi değil, diğer besinlerinde toprağa doğal yollardan kazandırılması taraftarıyım.
(Leonardit, biyochar, küspe, balık enzimi, laktik asit vb.) Mikrobiyoloji ve Toprak konusunda, bunları insanların nasıl kendi kendine yapabileceklerini, dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Yaşar Grubu'nun ürünlerini zorunlu olmadıkça almıyorum. Kendi yoğurdumu ve peynirimi kendim yapıyorum. (Açıkçası profesyonel üretimin anlatıldığı kadar karmaşık olmadığını düşünüyorum. Birazcık meraklı olan bunların çoğunu kendisi yapar.) Bu yüzden hayvan gübresi sadece posadan ibaret değildir diye düşünüyorum ki geçen gün sizde, Halil Önen'e
klinoptilolit konusunda hayvan gübresi ve leonarditin karıştırılmasını önermiştiniz. (O mesajlar silindi veya taşındı şu anda bulamadım.) Aşağıdaki küçük bir alıntı bile neden hayvan gübresi tercih ettiğime güzel bir örnek olur umarım.
"Topraklara anorganik azot verilmesi, selüloz ayrışmasını olumlu etkilemektedir. Amonyum veya nitrat tuzları uygun kaynaklardır.
Ayrışma oranı, ilave edilen azot derişimi ile orantılıdır. Ancak yüksek azot düzeylerinde, selüloz ayrışması, bu artışa tepkisiz kalmaktadır. İlave edilen azot miktarı her 35 kısım selüloza karşı 1 kısım anorganik azot düzeyine ulaşılmasından sonra yararlı olmamaktadır.
Çiftlik gübresi ve üre, kazein, amino asitler gibi organik azot bileşikleri, dönüşüm oranını arttırmaktadırlar." (Sevinç Arcak, Koray Haktanır, Toprak Biyolojisi)
Buradan yola çıkarak belki kimyasal gübrelerle biz kısa sürede toprağın ihtiyacı olan alınabilir mineralleri toprağa vermiş oluyoruz ve kısa sürede sonuç alabiliyoruz. Ancak aynen hayvan gübresi veya kompostta azotun giderek başka biçimlere dönüşerek yok olması gibi kimyasal gübredeki azot formları da
hızlıca yıkanarak veya denitrifikasyon yoluyla topraktan uzaklaşır. Birinci yıl içerisinde bu oran
%40 ları buluyorki hiçte küçümsenecek bir oran değil.