Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi meymun
...
Umarım gelecek, iyimser görüş gibi olur. Ama sadece dilemekle olmuyor. Zararın neresinden dönülse kardır deyip yaşamımızı değiştirmek gerek. Fakat 180 derece değiştirsek de geç kaldık ve değişimi destekleyenlerin sayısı şimdilik bir avuç. Geç kalınması geri dönülmezlik sınırını aşmamızdan. ...
|
Karamsar olmakta haksız olduğunuzu söylemiyorum. Sadece dilemekle olmadığına da tamamen katılıyorum. Benim söylemek istediğim şey de bu zaten; her şeyi değiştiremeyeceği besbelli olan, azınlık olan bizler, doğanın özünde yer alan değişime, çoğunluktan daha iyi uyum sağlayabilir ve bu zorlu çabanın karşılığı olarak, kendimizin ve sevdiklerimizin yaşama hakkını kazanabiliriz.
Bireysel olarak bile değişimi öyle iyi anlayabilir ve ona uyum sağlayabilmeliyiz ki, "geri dönülmezlik sınırının aşılması" anlamını yitirmeli. Niye geri dönelim, neden geç kalalım, neden boş yere geçmişe takılıp kalalım...
Değişim, dönüşüm bizimle başlamadı, biz sadece hızını ve ivmesini artırdık, durduramayız, geri de dönemeyiz, dönmez, döndürmemiz gerekmiyor ki...
Basit bir şekilde örnekleyecek olursam; deniz hatta okyanus dalgalı hatta çok büyük dalgalı olabilir ancak bu yüzme bilmeyen, dalgalı denizi sütliman olsun isteyen için kötüdür, usta sörfçü olmanın, en azından sörf için girişimde bulunup, sebat etmenin nesi kötü?
Alıntı:
... Tüm insanlar taş devrini yaşamaya başlasa da elimizden gelen bir şey yok artık. Ki taş devrini yaşamaya başlasak hem yok ettiğimiz doğa nedeniyle toplayacak avlanacak besin kalmadı ve bunca sayıdaki insanı beslemek için makineli tarım ve ileri teknoloji hayvancılık gerekir. Herkesin hint fakiri gibi yaşaması dahi bundan böyle çözüm değil.
...
Benim burada yazdıklarım konuyla ilgili bilim adamlarının gelecek için kestirimleri. Ne yazık ki benim uydurduğum bir öngörü değil. Ayrıca konu bir türe ait bireylerin zamanı geldiğinde ölümü olmayıp türlerin yok oluşu veya türün içerisinde mutasyon geçirenlerin ya da farklı özelliği olduğu için değişen koşullara ayak uyduran bireylerden farklı türlerin oluşması.
|
Dünyaya gelen türlerin %99'unun yokolduğunu ancak %1'inin hayatta kaldığını söylerken de, 'ölüm iyidir' derken de canlı türlerini kastediyorum. Mevcut şartlara göre olması gereken olur, yaşayabilecek olan yaşar, tabii ki ölmesi gereken de ölür. Basit ve acımasız ama böyle. Biz de bu kuralın dışında değiliz, hiçbirimiz değil.
Alıntı:
... Doğal olandan yana olmaktan da bahsediyorsunuz. Şu anki insan sayısı, ve azalan tarım alanları nedeniyle verimli ve ileri teknoloji kullanarak tarım ve hayvancılık şart. Bunu ise doğal koşullarda yerine getirmek şimdilik olanaksız. Zaten doğal olmayan organik tarım da bunca insanı besleyemez, besinler için daha fazla para verebilecek azınlığı besler. Bu nüfusu besleyebilmek için GDO lu ürünlere, azot bileşiklerine vs muhtacız. GDO deyince yapılanların neler olduğu bilinmediği için akla olumsuz ürünler geliyor. Ancak yapılan gen değişimleri genellikle tarım ilacı kullanmamak, bu masraftan kurtulmak ve dünyayı zehirlerle bulamamak için. ...
|
Kusura bakmayın ama "bunca insanı beslemek için GDO'lu tarımın da tekno. hayvancılığın da zorunlu olduğu"na inanmıyorum. Bunların (gerçek) bilim adamlarının öngörüleri olduğunu da sanmıyor, bu tür "imkansızlık"ların,
değişime karşı olan, çalışarak yiyeceğini kazanmak yerine, başkasının çalıştığını yemeye alışmış, bunun değişmesini istemeyen para babalarının yönlendirdiği bilim adamlarının sözü olduğunu sanıyorum.
Toprak bunca cömertken; gerektiği ve yeteri kadar beslenmek için, "kaynak yok, imkan yok, mümkün değil" sözleri bana anlamsız geliyor. Sorunun varolan kaynakların hoyratça kullanılıp, ulaşması gereken yerlere ulaşacak yerde, açgözlülerin talanına kurban edilmesinden kaynaklandığını sanıyorum.
Hele GDO'ları geliştirenlerin aynı zamanda ilaç sanayii ile olan 'organik' bağlarını düşününce, "ilaçsız ürün için GDO üretme" reklam/sloganı inanın hiç inandırıcı gelmiyor. Her yıl yeni tohum alma zorunluluğu ve belli bir marka ilaç kullanma zorunluluğunun kime yaradığını etraflıca düşünüp, analiz etmek gerekiyor.
Her şey bir yana tüm bu "iyi", "zorunlu" çalışmalar, niye bedeli her anlamda ödeyen insanlardan gizleniyor, neden seçim hakkı onlara bırakılmıyor.
Yiyeceğini kendi seçme bakterilerde, virüslerde bile mevcut ve onlar bile seçiyorken neden insanlardan bu kadar uzaklaştırılmak isteniyor?
Alıntı:
...
Karamsarlık pekiştirmesi olarak bir şey daha. Sürekli değişen koşullarda sözünü ettiğim değişimlerin yanında iki büyük olasılık daha var. Birisi asteroit düşmesi, diğeri mega volkan patlamaları. Bunlar için perhiz yapamayız elimizde değil. 1908 Tunguzkaya asteroitinden çok daha büyükleri dünyaya düştü. Dinozorları yok edenin de böyle bir olay olabileceği varsayımı da var. 1883 te patlayan Krakotoa mega volkan olmadığı halde 12.000 yıldan beri ısınma periyoduna girmiş dünyanın ısınmasını atmosfere gönderdiği külleriyle 10 yıldan fazla durdurdu. Bunlar hep ölçülmüş değerlerdir.
Benim anlattığım tahminler, her şey yolunda giderse ne yazık ki gerçekleşebilecek olanlar. Sizin, benim ve benzer düşüncedekilerin alacağını sandığı önlemlerin yarar sağlayacağı dönemi aştık. Bu sadece tedavisine başlanan ölümcül hastanın biraz ömrünü uzatmak.
Ne kadar uzun yazmışım yine. özür dilerim.
Ensar bana burayı önerdiği için ikibin kere pişman olmuş.
Saygılarımla
İyimser olmayı isteyen karamsar maymun
|
Sizin, benim ve benzer düşüncedekilerin tüm dünyayı kurtarması gerekmiyor, kendileri ve gelecekleri için diledikleri değil ama ellerindeki imkanlar ile ellerinden geleni yapsınlar yeter. Unutmayın "ölümcül hasta" sevdikleriniz, çocuklarınız,
ömrünü uzatmak için, çaba harcamaya değmez mi?
Uzun yazdığınız için teşekkür ederim. Ensar da pişman olmasın, ellerine, ağzına sağlık.
Saygılar bizden.
gece
iyimser olmanızı isteyen forum kişisi