Bir konu hakkında gözlemlerimiz sonucu sağduyumuzla bir sonuç çıkarırız, bir varsayım ortaya atarız. Bu varsayım doğru da olabilir yanlış ta. Eksikleri, düzeltilmesi gereken yanları da vardır. Varsayımı kanıtlamak için testlerden geçirmek gerekir. Her ortamda, farklı koşullar altında mutlaka denenmelidir. Bu denemeler sonucu kesinlikle eksikleri olduğunu görürüz tamamlamalıyız. Yanlış yanları olduğu görüldüğünde düzeltilmelidir. Ya da denemelerde tamamen yanlış olduğu da ortaya çıkarsa, tamamen terk edilip yeni bir varsayım ortaya atılmalıdır.
Denemeden fikir yürüterek varsayımı geliştiremeyiz. Beynimiz ilk düşüncenin doğrultusunda kilitlenmiştir çünkü. Zaten kafalarımız hiç sorgulanmamış yanlış yanıtlarla doludur. Sadece yanıtlanmamış sorularımıza yanıt aramanın dışında, sorgulama gereği duymadığımız bu yanlışları doğrultmak önceliklidir. Denemeler sırasında ortaya yeni sorular da çıkar. Herhangi bir sorunu bulunmayan tüm testlere uyan varsayım başkalarına duyurulmalı ilgilenenlerce de farklı koşullarda sınamalardan geçmelidir.
İnsanların sadece fikir yürüterek doğrulara ulaşacak kadar zekası yoktur. Daha önceki koşullanmalarımız da doğrulara ulaşmamızı engeller.
Ben konuyla ilgisi olmayanların ya da kafası yanlış bilgilerle dolu olanların fikir yürüterek sorulara doğru yanıt veremeyeceğini söylemek istemiştim. Elbette ki konu hakkında bilgisi olanlar bize doğruya yakın bilgiler vereceklerdir.
Ben ağaçları üzerilerinde meyveleri varsa türünü söyleyebilecek bilgiye sahip biriyim. Bu nedenle birçok soru benim yanıtlayabileceğim fikir yürütebileceğim konu değil.
Bu arada size bir soru:
Neden ağaçların (çok çok büyük oranda) gövdelerinde 1-3 metreden yüksekte yaprakları var? Aşağı bölgeler genellikle niçin yapraksız?
Bu soruya fikir yürüterek vereceğimiz yanıtları denemek için çok uzun yıllara gerek var.
|