Em Teknolojisi ile bulduğum bir yazuyı sizinle paylaşmak istedim:
II - EM Teknolojisinin Zeytinde Uygulanması
Muzun yanı sıra üretiminde kimyasal maddelerin en bol kullanıldığı ürünlerimizden biri de zeytindir. Ülkemizde neredeyse insan başına bir zeytin ağacı bulunmaktadır. Bu kadar bol kimyasal madde kullanılmasına rağmen, zeytin üretimindeki sorunlar yıllardır bitmemiş aksine katlanarak artmıştır. Bu sorunların içinde en önemlilerinden biri de zeytin solgunluğudur (vertisilyum).
Zeytin solgunluğu Nedir?
Vertisilyum, bir mantarın yolaçtığı bir hastalıktır ve bugün için herhangi bir ilaçla tedavisi söz konusu değildir. Yurdumuzdaki birçok zeytin ağacı bu hastalığın pençesindedir. Artık EM ile bir çözüm vardır!
Zeytin ağaçlarında belirtiler önce yapraklarda başlar. Yapraklar, gümüşümsü yeşil rengini kaybeder ve mat gri bir renk alır. Daha sonra açık kahverengi ve kahverengileşir. Odunsu bitkilerdeki belirtilerin değişim hızı çok değişkendir. Çok yavaş ilerleme olabileceği gibi, aniden ölüm de gerçekleşebilir.
Nasıl oluşur?
Topraktaki vertisilyum mantarı, toprakta nematod varsa bu nematodların ağacın köklerine vereceği hasarlı noktalardan kolayca ağacın köklerine girerek yerleşir. Vertisilyum köke girdikten sonra ağacın su iletim dokuları (vasküler doku) boyunca ilerleyerek dallara ulaşır ve istila eder. Bu istila genellikle kış mevsiminin sonlarında ve ilkbaharda oluşur. Yazın sıcaklıklar yükseldiğinde, mantar etkinliğini yitirir. Ancak bu zamana kadar vereceği hasarı vermiştir. İstilaya uğramış ağaçlarda/dallarda köklerden yapraklara giden su iletimi azalır. Vertisilyum solgunluğunun belirtilerine, doğrudan mantarın ürettiği toksinler neden olabileceği gibi, köklerden yapraklara su gidişinin önlenmesi de neden olabilir.
Doğal çözüm
Vertisilyuma zararlı mikroorganizma olan bir mantar neden olmaktadır. Zararlı mikroorganizmaları, yine doğada varolan yararlı mikroorganizmaları (Etkin Mikroorganizmalar, EM) kullanarak yenebiliriz. Bir başka deyişle, bu hastalığı yine doğada varolan bir silahla yenmeyi düşünmeliyiz. Aslında her şeye kimyasal yollardan (doğal olmayan yollardan) çare bulmakta ısrar eden bizler bu hastalığın ana nedeniyiz! Bunu unutmamalıyız! Bu doğal çözüm zararlı mikroorganizmalara karşı yararlı mikroorganizmaları kullanmaktır. Bunu yukarda bir çeşit iyilerle kötülerin savaşı olarak da nitelendirebileceğimizden bahsetmiştik. Bu savaşı iyilerin kazanması için zeytinliğin her alanında yararlı mikroorganizmaların çoğalmasını sağlamalıyız. Toprakta ve ağaçların üzerinde yararlı mikroorganizmalar ne kadar çok olursa, hastalığı yenme şansımız o kadar artacaktır. Ayrıca, yararlı mikroorganizmalar, ağaçlarımızın daha iyi yetişmesini ve ürünümüzün bol ve sağlıklı olmasını da sağlayacaktır! Ayrıca, yararlı mikroorganizmaların ağaç üzerinde yerleşmeleri için kaolin kili ile birlikte uygularsak, hem mikroorganizmaların yerleşmeleri için doğal bir ortam (tutunma yerleri) sağlayan bir malzeme ile ağaçlarımızı kaplamış oluruz hem de EM mikroorganizmalarının etkisini daha da artırmış oluruz. Kaolin kili birçok zararlıya karşı mekanik bir bariyer oluşturarak ağacı koruduğu gibi, EM mikroorganizmaları için de doğal barınak sağlar. Uygulamayı basitçe ifade etmek gerekirse, kaolin kilinin uygulandığı çözeltinin içine %1 oranında EMA ilave edilmesi yeterli olacaktır.
EM’nin zeytindeki diğer yararları
(a) Filizlenmeyi, çiçeklenmeyi, meyve vermeyi ve olgunlaşmayı teşvik eder.
(b) Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik ortamını iyileştirir ve topraktaki patojenleri ve zararlıları (haşaratı) bastırır.
(c) Fotosentez yapma kapasitesini yükseltir.
(d) Daha iyi filizlenmeyi ve bitki büyümesini garanti eder.
(e) Organik maddenin gübre olarak verimliliğini artırır.
(f) Verim ve kaliteyi artırır.
Şimdi de zeytinde yapılan uygulamaları biraz daha ayrıntılı olarak inceleyelim.
Zeytin solgunluğundan ötürü kurumakta olan ağaçlara özel uygulama yöntemi
Hastalığın tamamen yayıldığı ağaçlar artık ölüme doğru gitmektedir. Bu nedenle acilen müdahale edilmeleridir (Şekil 4).
Bu tür kurumaların başladığı ağaçlara uygulanacak olan EM miktarının normal şartların birkaç misli üzerinde olması gerekmektedir.
Kurumakta olan ağaçların kök çevresinde ağaçların büyüklüğüne göre 1-5 metre çapında olmak üzere ağaçların çaplarına uygun çaplarda havuz açılır. Açılan havuzlar 10-30cm derinliğinde olmalıdır. Bu havuzlara önce birinci su doldurulur. Sonra ikinci su ile birlikte EMA ilave edilir. Açılacak havuzların çapı, havuzlara doldurulacak birinci ve ikinci su hacimleri ve kullanılacak EMA miktarları Çizelge 1’de verilmektedir.
Örneğin, 40-50cm çapındaki kuruyan ağaç için ağacın kökü etrafında 5 metre çapında havuz oluşturulur. Bu havuza önce 400 litre su doldurulur. Toprağın suyun bir miktarını çekmesi beklenir ve yine 400 litre su içine 5 litre EMA ilave edilerek havuza doldurulur.
Şekil 4 - Zeytin solgunluğuna yakalanmış bir ağaca EM Teknolojisi uygulanıyor
Genel arazi uygulamaları
Çizelge 2’de ise toprakta genel olarak yapılacak EM uygulaması verilmektedir. Daha fazla uygulama yapmanın hiçbir zararı yoktur!
Bizler, toprakları solgunluk hastalığının derecesine göre 4 sınıfa ayırdık:
I SINIF: İYİ TOPRAKLAR - Hastalığın görülmediği bu topraklarda EM, koruma ve bol ve sağlıklı ürün elde etmek amacıyla kullanılır.
II. SINIF: NİSPETEN İYİ TOPRAKLAR - Zararlı mikroorganizmaların faaliyete başladığı topraklardır. Tek tük kuruma gözlenebilir. Mutlaka müdahele gerekir.
III. SINIF: ORTA DERECEDE KÖTÜ TOPRAKLAR - Bir dekarda 2-3 ağaç kurumuştur. Patojenler hızla toprağı esir almaktadır.
IV. SINIF: ÇOK KÖTÜ TOPRAKLAR - Bir dekarda 4 veya daha fazla ağaç kurumuştur. Tamamen patojenlerin istilası altındadır. Acilen müdahele gerektirir.
EM5+EMFPE uygulaması, her bir üründen 250 cc, 500 litre su ile seyreltilerek yapılmalıdır.
Dikkat edilmesi gerekenler
Uygulamaları akşam geç veya sabah erken saatlerde yapınız.
EM’yi su ile seyreltirken hiçbir şekilde zehir bulaşığı olan kap, holder, tanker, pulvarizatör kesinlikle kullanılmayınız. EM canlı ve yararlı bakteriler topluluğudur zehir bunları öldürür. Bu nedenle kullanacağımız ekipmanları daha önce zehir kullanmış isek mutlaka tertemiz yıkamalıyız.
EM ağzı sıkıca kapalı (Hava almayacak şekilde) ve güneş ışığına maruz olmayacak şekilde muhafaza edilmelidir. Buzdolabına konulmamalıdır.
Önerilen dozların altına düşülmemelidir. Hava ısısının 10 derecenin altına düştüğü zamanlarda uygulama yapılmamalıdır. Hava ısısı 10 derecenin üstüne çıktığı her zaman uygulama yapılabilir.
Çizelge 1 – Ağaç çapına göre verilen EMA miktarları
Çizelge 2 – Zeytinde EM5 ve EMFPE uygulamaları
Sonuç
Yukarda Muz ve Zeytin yetiştiriciliği çerçevesinde açıklamış olduğum EM Teknolojileri uygulamaları, genelde tüm tarımda yaygınlaştırılabilir. Burada unutulmaması gereken, hem mikroorganizmaların kendilerinin hem de bitki ve ağaçlarımızın organik madde ve suya ihtiyaç duymalarıdır. EM Teknolojileri seralarda ve tarla bitkilerinde de başarıyla uygulanmaktadır. EM’nin daha etkili olabilmesi için ortamda organik madde (Bukaşi, Kompost, EM Kompost) bulunması ve sulama yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Her yıl hem muz hem de zeytin üretiminde milyonlarca dolarlık kimyasal madde harcamaktayız. Bu harcamalar zeytin ve muz çiftçisinin cebinden çıkmaktadır. Ayrıca, kimyasal madde uygulamaları sorunları çözmediği gibi, daha da artmasına neden olmaktadır. EM, doğada da bulunan doğal mikroorganizma kokteylidir ve organik madde ile birlikte uygulandığında tarımda karşılaştığımız önemli sorunları çözmekte, daha az maliyetli, daha bol ve kalıntı pestisitler içermeyen daha sağlıklı ürünler yetiştirilmesini sağlamaktadır. Bitkisel ve hayvansal atıklar yararlı Bukaşi veya EM Komposta dönüştürülerek tarım için önemli bir girdi sağlanmakta ve bu sayede kullanılan kimyasal madde miktarı kademeli biçimde azaltılarak üç yıl içinde tamamen organik üretime geçilerek, çiftçimiz için hem sağlık hem de ekonomik açıdan iyileşme sağlanmaktadır. Ayrıca, tarımdaki hastalıkların çoğunun kaynağında nematod sorunu yer almaktadır. Nematodların zedelediği köklerden bitkinin bünyesine giren patojenler bitkiye zarar vermekte, tarımsal verimin düşmesine neden olmaktadır. EM Teknolojisi sayesinde nematodlar kolayca kontrol altına alınabilmekte ve verim kaybı önlenmektedir.
|