Rize İdare Mahkemesi’nden Bilimsel Rapor Gibi Gerekçeli İptal Kararı
ÇED’ler Formalite, HES’ler Zararlı!..
Başbakan Erdoğan’ın Yargıyı Yok Sayarak HES Açılışı Yaptığı Rize’nin İkizdere Vadisinde Yapımı Planlanan Demirkapı HES’e İptal Manifestosu…
Başbakan Erdoğan’ın, 11 Ağustos’ta yargıyı yok sayarak açılışını yaptığı İkizdere Vadisi’ndeki hukuki süreci devam eden Cevizlik HES projesi üretimine devam ederken; aynı vadideki bir başka HES projesi Rize idare mahkemesi tarafından iptal edildi.
Rize idare mahkemesinin kararı sonrası, Rize’de bazı sivil toplum örgütleri, siyasi parti temsilcileri ile Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Şan ile Platformun İkizdere Temsilcisi İsmet Ekşi alınan kararla ilgili açıklamalarda bulundu.
Rize İdare Mahkemesi’nin adeta bilimsel bir rapor gibi açıkladığı gerekçeli ‘İptal’ kararında, HES projelerinde işletilen ÇED sürecinin formaliteden öteye gitmediği, HES projelerinin doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar verdiği vurgulandı.
Rize İdare Mahkemesi, Rize’nin İkizdere Vadisi üzerinde BESS Elektrik A.Ş. tarafından yapımı planlanan 110 megavat kurulu gücündeki Dereköy Regülatörü ve Demirkapı HES projesi için Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 15.05.2008 tarihinde verilen ‘ÇED Olumlu’ kararını iptal etti. Mahkeme, bakanlıkça verilen ÇED Olumlu Kararında hukuka ve mevzuata uyarlılık görülmediğine hükmetti.
Rize İdare Mahkemesi’nin toplam 18 sayfalık gerekçeli iptal kararında, Çevre ve Orman Banklığı ile HES yapımcı firmasının savunmalarında, ÇED raporu nihai proje izni olmadığı, ÇED sürecinde halkın katılımının sağlanarak bilgilendirildiği, proje alanının korumaya alınmış SİT alanı olmadığı ve bu özellikleri taşımadığı, aynı havzada başka HES projelerinin de bulunduğu belirtiliyor.
Söz konusu HES projesi için Çevre ve Orman Bakanlığı’nca verilen ‘ÇED Olumlu’ kararının ÇED yönetmeliğine, hukuka, yasa ve yönetmeliklere aykırı olduğu iddia edilen dava sürecinde oluşturulan ‘bilirkişi inceleme raporu’nun da yer aldığı gerekçeli kararda, çevrecilerin yapmış olduğu demokratik mücadelenin de haklılığına vurgu yapıldı.
Çevre Mücadelesi Anayasal Hak ve Yurttaşlık Ödevi
“Anayasanın 17. Maddesinde ‘Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu’; 56. Maddesinde ise ‘Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek ve çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu belirtilmiştir” denilen Rize İdare Mahkemesi kararında, 4856 Sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da belirtilen görevlere de vurgu yapıldı.
Ayrıca, 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 1. ve 3. maddeleri ile 9 ve 10 maddelerinin tam içeriğinin de anlatılarak, ÇED Yönetmeliğinin 4 ve 6. maddeleri aktarılarak 15, 16 ve 17. maddelerdeki hükümlerin de ifade edildiği kararda, HES’lerin teknik özelliklerinin yanı sıra elektrik üretiminde dışa bağımlılığın azaltılması, ulusal kalkınmanın sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi ve bu durumun stratejik önemine de değiniliyor.
Vadiler Sadece Elektrik Üretim Alanı Olarak Şekillendiriliyor
Küresel ısınma, sera gazı ile karbondioksit emisyonlarının azaltılmasından, Türkiye’nin de imzaladığı Kyoto Protokolüne gönderme yapılan karardaki Bilirkişi Raporunda, HES projeleri ile havzaların, dere ve su kaynaklarının sadece elektrik üretim alanı olarak şekillendirildiğine de vurgu yapıldı.
Rize İdare Mahkemesi’nin gerekçeli kararında yer alan Bilirkişi Raporunda, HES projelerinin yapıldıkları havzalarda kontrolsüz ve geri dönüşümü olmayan zararlar verdiği, bu durum aynı zamanda yapımı planlanan diğer HES’leri de olumsuz etkilediğine dikkat çekildi.
Bakanlık, Vadideki Diğer Projeleri Yok Sayarak Dikkate Almıyor
Avukatlığını Yakup Şekip Okumuşoğlu’nun yapmış olduğu davanın kararında, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ÇED değerlendirmelerinde sadece ait olduğu proje bakımından inceleme yaptığı bölgedeki veya havzadaki diğer HES projelerini dikkate almadığı ve yok saydığı, Bakanlığın bu durumu bir yöntem olarak uyguladığı anlatılıyor.
Su, Sadece Hidrolik Potansiyel Olarak Görülemez!
Dere yatağındaki suyun sadece hidrolik potansiyel olarak görülemeyeceğine vurgu yapılan kararda, “Su, dere yatağından alınarak tüneller veya kanallarla havzanın sonuna kadar taşınıyor ve dere yatağına sadece ‘can suyu’ bırakılıyor” denilerek; projenin yöre halkına sosyo-ekonomik katkısının sınırlı olacağı ve bu boyutun ÇED raporunda yer almadığı, su kalitesinin bozulması gibi proje aşamasında yapılacak bazı tesislerin de ÇED raporunda değerlendirilmediği kaydediliyor.
HES yapılması planlanan bütün vadi ve havzalarda havza planlamasına ihtiyaç olduğuna işaret edilen kararda, ‘ÇED raporunda, inşaat çalışmaları sırasındaki hafriyatlar gibi birçok konuda çelişkinin olduğu ve ulaşım yolları gibi birçok konunun da raporda yer almadığı’na vurgu yapılıyor.
Bölgenin ekolojik değerlerinin çok yüksek olduğuna dikkat çekilen kararda, enerji nakil hatlarının (ENH), HES projelerinden ayrı ele alındığı, ÇED sürecine dahil edilmediği ifade edilirken, ENH ile HES’lerin çevresel etkilerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğine de vurgu yapılıyor.
ÇED Süreci Formalite Olarak İşletiliyor
Yapılan incelemeler sonunda nihai ÇED raporlarının proje bazında hazırlandığı, nihai inşaat projesi hazırlanmadan raporun detaylı bir şekilde değerlendirilemeyeceğine de işaret edilen kararda, projenin çevresel etkisi değerlendirilirken, sürecin ÇED akış protokolüne formatsal olarak uyularak tamamlandığı ve bir formalite olarak, prosedürel bir işlem şeklinde sürdürüldüğü anlatılıyor. Kararda bu konuda, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın aynı alanda söz sahibi olan ve düzenleme yetkisine sahip diğer kurumlarla yeterli koordinasyonu sağlamadan ÇED sürecini sonuçlandırdığına da işaret edildi.
Yasa ve Yönetmeliklere Uymayan Bakanlık Görevlerini Yerine Getirmiyor
Çevresel etkileri açısından HES inşaatlarının yol açabileceği zararlara ilişkin birçok konunun göz ardı edilerek ÇED raporları hazırlandığına vurgu yapılarak, ‘ÇED Olumlu Kararının’ formatsal olarak hazırlanan dosya üzerinden verildiğinin ve bu durumun nasıl bir ÇED bakış açısını ortaya koyduğunun göstergesi olduğuna dikkat çekilen kararda, kuruluş amacının dışında ilgili yasa ve yönetmelikleri uygulamayan Çevre ve Orman Banklığının Havza Planlaması konusunda da üzerine düşen görevi yerine getirmediğine gönderme yapılıyor.
ÇED Raporu Kabul Edilebilir Değil!
Rize İdare Mahkemesi’nin 2008/536 Esas ve 2010/312 sayılı iptal kararında, proje dosyasında verilen veriler ile proje sahasının gerçeklerinin örtüşmediğine, projenin yapılacağı İkizdere Vadisi’ndeki Kabahor Deresi ve su havzasının çevresel zorlama kapasitesinin gerçek anlamda hesaplanmadığı ve kabul edilebilir bir çevresel etkinin tespit edilmediğine de işaret edildi.
Hukuka ve Mevzuata Uyarlılık Görülmediğinden İptal
Kararın son kısmında ise, “Bütün bu sayılan nedenlerle; 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ÇED Yönetmeliği ile davalı idareye verilen görev ve yetkilerin amacına ve belirlenen çevre politikalarına uygun olarak, uyuşmazlığa konu proje sahasının özellikleri yeniden değerlendirilerek, projenin kapsamlı çevresel etkilerinin hesaplanıp, yukarıda aktarılan bilirkişi raporunda tespit edilen sorunların ve belirsizliklerin giderilmesi ve uyuşmazlığa konu proje ile aynı havzada kurulması planlanan diğer projeler ile birlikte değerlendirilerek, uyuşmazlığa konu HES ve eklentilerinin çevreye vereceği zararın kapsamlı ve gerçekçi hesaplamaların yapıldığı bir ÇED çalışması ile tespit edilmesi gerekirken; bu hususlar göz ardı edilerek, Rize ili İkizdere ilçesi sınırları içinde İyidere Çayı (Kabahor Deresi) ve su havzasında kurulacak Dereköy Regülatörü ve Demirkapı HES projesi için davalı Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından ÇED Olumlu Kararı verilmesinde hukuka ve mevzuata uyarlılık görüşmemiştir. Açıklanan nedenlerle, dava konusu ÇED Olumlu Kararının iptaline oy birliği ile karar verildi” denildi.
Karar Bilimsel Rapor Gibi
İkizdere Derneği Başkanı Musa Yılmaz, Rize İdare Mahkemesinin vermiş olduğu ‘iptal’ kararı ile bir kez daha HES’lere karşı verilen mücadelenin haklılığını onayladığına dikkat çekerek; “Bu karar, İkizdere halkının HES’lere karşı gösterdiği tepkinin ne kadar doğru ve haklı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Rize İdare Mahkemesinin adeta bir bilimsel rapor gibi ortaya koyduğu bu gerekçeli karar, bu ülkede hala bağımsız yargının ve hukukun üstünlüğünün ne kadar güven verici olduğunun bir göstergesidir. Derelerimizi kurutan bu projelerin ne kadar gelişigüzel, yasa ve yönetmelik tanımaz olduğunu gözler önüne seren bu kararın, bölgemiz ve ülkemiz genelindeki bütün projelerin önünü açmasını diliyoruz” dedi.
Hukukun Üstünlüğü Esas Alınmalı
Mahkemenin, iptal gerekçesinin çok ayrıntılı ve önemli değerlendirmeler içerdiğine dikkat çeken davanın avukatı Yakup Şekip Okumuşoğlu, “Mahkemenin iptal gerekçeleri gayet net ve açık, mahkemenin gerekçeleri üzerine bizim söyleyecek sözümüz de olamaz. Bundan sonra ise ilgili kurum ve kuruluşların mahkeme kararlarını dikkate alıp, hukukun üstünlüğü ilkesinden yola çıkarak, köylülerin yaşam alanlarına dair haklı hassasiyetlerini gözeterek, yargı kararlarının gereğini yapmasını bekliyoruz. Yargı kararlarının gereğini yaparken de insan odaklı bir bakış ile değil ama canlı yaşamın sözlere dökülemeyen varoluşsal hakları lehine pozitif bir ayrımcılık anlayışı ile hareket edilmesi gerekir” dedi.
“HES’lerle Birlikte Anayasal Haklarımızın da Elimizden Alınmasına ‘Hayır!’ Diyoruz…”
Kararı değerlendiren Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Şan ile Platformun İkizdere Temsilcisi İsmet Ekşi ise, Rize İdare Mahkemesinin gerekçeli iptal kararının adeta bilimsel bir rapor şeklinde HES’lerle ilgili bütün gerçekleri tüm açıklığıyla ortaya koyduğuna dikkat çekti. Şan ve Ekşi yaptıkları ortak değerlendirmede; “Artık kimin haklı, kimlerin yalan söylediği de böylece dört 4’lük ortaya çıkmış oldu. Yargı, bir kez daha HES projelerinin yasa ve yönetmeliklere, hukuka aykırı olduğunu ortaya koyarken aynı zamanda asli görevi çevreyi ve doğal varlıklarımızı koruyup kollamak ve geliştirmek olan Çevre ve Orman Bakanlığı’nın görevlerini yapmadığını ve hatta görevi ihmal ve kötüye kullanma gibi suçlara muhatap olabileceğine de gönderme yapmıştır. Bu karar, HES’lerin doğal yaşam alanlarımıza vermiş olduğu geri dönüşümsüz zararlar karşısında tarihe geçecek önemli bir manifesto gibi arşivlerimizde yerini alacaktır. HES’lere karşı birlik ve bütünlük içerisinde herhangi bir lobicilikle ilgimiz olmadan, sponsorluk, yardım veya fondan yararlanmadan tamamen bağımsız bir yerel halk hareketi olarak mücadele etme kararlılığımızdan hiçbir şekilde ödün vermeyeceğiz.
Bu vadilerimizdeki derelerimizin etrafında yaşayan yerel halk kitleleri olarak Anayasal ve demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın! HES’lere karşı mücadelede Anayasal, yasal, demokratik ve hukuksal haklarımızı elimizden çalışan bütün düzenleme ve uygulamalara HES’lerle birlikte ‘Hayır’ diyeceğiz! Suyun ticarileştirilmesine, enerji kaynağı olarak görülmesine ‘Hayır’ diyeceğiz. Bizim ne satılık suyumuz ne de satılık derelerimiz var” şeklinde ifadeler kullandılar.
Rize İdare mahkemesinin kararı sonrası bazı sivil toplum örgütleri ile bazı siyasi parti temsilcileri bölge halkını daha duyarlı olmaya çağırdı.
Rize idare mahkemesinin aldığı karar sonrası Rize ÖDP il başkanı Yaşar Aydin,Emek Partisi Fındıklı ilçe başkanı Yaşar Çevratoğlu,Eğitim Sen Rize şübe başkanı Ercan Özay,İHD Rize Temsilcisi Günay Karafazlı,ÇGD üyeleri,Tek Gıda İş Sendikası Pazar Melyat Çay fabrikası iş yeri temsilcisi Metin Posta ,yaptıkları ortak açıklamada “ Başbaka memleketi Rize’de yargı süreci devam eden İkizdere Cevizlik HES’santralinin açılışını yaparak hem yargıyı hiçe saymıştır hemde bölgemizde çalışmalarını sürdüren firmaları cesaretlendirmiştir hem de hemşerilerinin geleceğini yok saymıştır.
Rize idare mahkemesinin aldığı bu karar başbakana yönelik yargının bir tokatı olarak değerlendiriyoruz.Buradan bütün bölge halkına sesleniyoruz.Gelin birlikte mücadele edelim.Yaşam alanımız olan sularımıza el koyuyorlar. HES'ler yaşamı katlediyor.
Biz yöre insanları olarak buna karşıyız.başbakan açılışını yaptığı gün Cevizlik HES Regülatörünün su tutan kapakları açılarak dereye su verilmiştir.Başbakan gittikten sonra kapaklar kapatılarak derenin suyu yeniden alınmış ve dereler kurumuştur..Dereye yeterince su bırakılıyor iddiası yalandır.
Bu santrallerin bir enerji kaynağı olduğu iddiası yalandır. Bunu her yerde anlatıyoruz. Yapılanların enerji ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Şöyle ki,bu santrallerden elde edilecek enerji , sadece enerji nakil hatlarındaki kaçağın önlenmesi bile bundan daha fazladır.Bölge halkı olarak suyun ticarileştirilmesine kesinlikle karşıyız.
Bölge halkını daha duyarlı olmaya çağırıyor geleceğimizin yok edilmesine karşı hep birlikte mucadeleye devam diyoruz”şeklinde açıklamalarda bulundular...
GENÇAĞA KARAFAZLI - MUSA YAZICI / RİZE
karadenizgundem.com