Sn Bahtiyar02,
Ben çalışmalarınıza ve elde ettiğiniz başarılara övgü yağdırmadan önce sizinle bir kaç anımı paylaşmak istedim.
15 Nolu mesajınızdaki Abdulkadir Bey beni yıllar öncesine, Salih dedemin bahçesine götürdü.
Aynı şapka, aynı şalvar ve sevdalı adımları görür gibi oldum.
O bölgelerde suyun altın değerinde olduğunu bilenlerdenim.
Tarla ve bahçelere su sıra ile verilirdi.Dedeme sıra geldiğinde su nöbetine çıkar, HAYMAda yatardı. Haymayı bilir misiniz bilmiyorum.Üzeri kuru dal ve yapraklarla örtülen, dört tane direk üstünde duran gölgeliktir.
Nöbet tutma nedeni de, bazı uyanıklar su arklarının yolunu değiştirip kendi tarlalarına çevirmeleriydi.
O zamanlar başka kavgalar yoktu.Ara sıra bu su çevirme kavgalarına şahit olurduk.
Kızgın güneşin altındaki yanık teni, alnıdan damlayan ter damlalarıyla ıslanıp derin çizgilerle yıpranmış yüzüne damlardı.
Şimddi anlıyorum ki bize yedirdiği bir çok ürün deştiymiş. Mis kokulu domates, üzeri pütürlü hıyar ve açık yeşil acur( biz acura KÜTE) derdik, kavun karpuzların tadı o kıraç topraklardan damağımıza yansıyan tatlarmış.
Şimdi size geleyim:
Başından beri çalışmalarınızı, heycanınızı ve paylaşım konusundaki içtenliğnizi taktirle izliyorum.
Bizlere ata mirası olan uygulamaları hatılattığınız,
Susuz toprakları yeşille buluşturduğunuz,
Emek ve çabalarınızı anlatırken mütevazi duruşunuz,
Ve heyecanınızı bizlere de aktarabilme başrınız için.
Sizi yürekten kutluyor alkışlarımı, anneniz, ablanız ve tüm yardımcılarınıza içtenlik ve saygıyla gönderiyorum.
Bahçenizden bereket rüzgârları eksilmesin.
Düzenleyen hozat : 29-07-2010 saat 08:00
|