Alıntıladığınız bölümde yaftalamadan ziyade hatalar ve suistimaller zincirinin tüm halkasının verdiği zararı gözönüne getirdim.
Konu keçi ve verdiği zararlar da değil aslında ama iş o mecraya gelince bunları tartışır olduk.
Linklerini vediğiniz makaleler ve yabancı makaleler de de konu tartışılıyor olsa da galiba bazı şeyler gözden kaçırılıyor diye düşünüyorum.
Bir kere sınırlı sayıda ki adalarımızın, az kalan ormanlık alanları bizzat bu keçi milleti tarafından bitirildikleri için, Yunan Adaların da, Sicilya vs gibi kapalı alanlar da da aynısı yaşandığı için kati kurallar, düzenlemeler getirilmiştir.
Bazı yaşlı, gelişmiş, büyümüş ağaçlardan oluşan orman dan ve bu ormanlara keçi yayılmasının sürgün temizliğinde çok faydalı olduğunu ve gübesinin de ek katkı sağladığını bir görüş olarak benimsiyorsunuz.
Peki hangi tip ağaçlardan oluşan orman da sürgün temizliğinin faydası vadır? Her ormanın ağaç topluluğu acaba keçi otlatılması ve sürgün temizliğinden fayda sağlayabilir mi?
Acaba orman denince aklımıza koca koca kızılçam ormanları mı gelmektedir?
Yoksa
Ekvatoral yağmur ormanı
Mangrov ormanları
Muson ormanları
Tropik iğne yapraklı ormanlar
Tayga ormanları
Yağmur yeşili yapraklı orman (kış ormanı)
Sert yapraklı orman
Yazın yeşil yapraklı orman (Yaz ormanı)
İğne yapraklı (ibreli) orman
Galeri ormanları
Bataklık ormanları
gibi bir çok çeşidi ve içeriği itibariyle asla sürgünlerine dokunulmaması gereken orman varlıklarından bizim ülkemiz de Karadeniz, Marmara, Trakya, İç Anadolu, Doğu Anadolu bölgelerin de yüzlecesinin olduğunu da hatırlamalımıyız?
Ya da sadece kızılçam ormanları, bazı çok yaşlı ağaçlarla kaplı ormanlar için özel olarak keçi yayma kanunları mı düzenlemeliyiz.
Peki o zaman oranın keçi ve çobanı ile berinin keçi ve çobanı arasında ki haksızlığı nasıl gidereceğiz?
Ben ve benim gibi düşünen yorumcular ana tema olarak '' kanunlar, yasal düzenlemeler çerçevesin de, ne keçiyi ve çobanı mağdur edelim, ne de milli varlığımız ormanlarımızı tüketelim '' dedikçe ne den bizi duyarsız olmakla suçluyor ve hala bir türlü anlayamadığım komplo teorilerin de uydurulan hikayelere yandaş gibi görüyorsunuz.
Keçi milletini beslemek en kolay hayvancılık türlerinden birisidir. Bolca ve anasının besleyemediği çoklukta yavruladığı için de oğlak eti diye bir kavram oluşmuştur.
Aynısını 3-6 haftalık ne bir kuzuya ne de danaya yapamazsınız, yapmazsınız, yaptırmazlar.
Keçi sürülerinin kontolsüz ve bedavaya yakın olarak bakılabiliyor olması ( ormanı da merayı da tüketmesi bana göre bedava değil ama çobana göre bedava dır ) meralarımızı ve ormanlarımızı, makiliklerimizi perişan etmektedir.
Yediği yemi ete çevirme oranların da diğer emsali hayvanlara göre verimi azdır.
Saanen cinsi gibi keçiler dış mihaklarca ülkemize yutturulmaya çalışılan ırklar değil, aksine hazır ya da kolaylıkla hazırlanabicek yemlerle beslenebilen ve süt, et, kıl, deri verimi çok daha azla olan çeşitlerdir.
Ben keçi besliyorum. Etafımda ki bazı kişiler de besliyor. Ama aramız da ki fark ben çobanımı da, keçimi de, doğayı da aynı özenle, samimiyetle severken, bazı diğerleri sadece cebini seviyor.
|