Babam 80 yaşlarında iken , dini bir konuda epeyce müzakere etmişdik . Ve sonunda babam ,
''Oğlum ben bunca senedir böyle inanıp böyle yaşadım . Bundan sonra , sen haklı olsan bile değiştirmek bana zor gelir.'' Demişti.
Yani , Yazılanlardan, birbirimizin yaşamları hakkında da bilgi sahibi oldukça , yapılan yorumun nedeni de anlaşılabiliyor.
Neden Hukuk önceleniyor . Öncelenmek tabiri yanlış oldu. Tabii ki öncelenebilir. Adeta tanrısal buyruk olarak algılanıyor. Yazıyı yazan tanındıkça , oradan öyle gözüktüğü anlaşılıyor.
Veya niye , bölge yaşıyanı , değilde , tabiri caiz ise , sonradan gelen kent soylu önceleniyor. Zira konum öyle düşünmeyi icap ettiriyor.
İnsan - keçi - orman, sıralamasında , hangisinin önceleneceği ,
doğanın kanunları ile - nizamın kanunları arasında ki uyumun hangisinin öncelendiğine göre konumlandırılacağı , yine konuma göre değişebiliyor.
Ama şu muhakkak, bir arada yaşamanın hukuku , biribirinin hakkına tecavüz etme ile sınırlıdır. Haklar dairesel şekil ile ifade edilirse , daireler kesişmeyecek demek istiyorum.
Kanun yapıcı , hangi konumda ise , bu sınır ona göre yapacaktır.
Tabii bu haklar , sınırı egemenin lehine olacaktır.
Çok eski devirlerde bu sınırı , bilek gücü , silah gücü tayin ederdi . Şimdi kapital gücü bunların hepsinin üzerinde, ve diğer hepsini idare edebiliyor. Hatta kanun koyucunun tavrını bile etkileyebiliyor. (partilerde siz hiç para harcayacak gücü olmayan birilerinin milletvekili olduğunu gördünüz mü?)
Bu durumda , kanunların , çobanın yanında olmasını beklemek , biraz hayal olur.
Bizler de hangi konumda isek , o konuma göre durumu algılar. Ona göre yorumlar yaparız. Bu da çok normaldir.
Düzenleyen İsmail Karagülle : 25-07-2010 saat 13:05
Neden: noktalamaları gözden geçirmek ve düzeltmek için
|