Birisine veya bir şeye hakaret etmek, hakir görmek, ötekileştirmek, hele hele '' dağda ki çobanın oyu '' nun seviyesinden bahsetmek gibi davranışlar tarafımdan asla kabul edilebilinir, tölörans gösterilebilir davranışlar ve söylemler değildir.
Ben son yazım da bahsettiğim gibi insanın olduğu her yerde mutlaka davranış çeşitliliği, bakış farkı, huy zenginliği, ahlak ve adap farklılıklarının olabileceğidir.
Ayrıca benim uzakta ki o köyün yaşantısını hobi olarak yapmadığımı, yaşam felsefesi olarak benimseyip, özümseyip, bizzat ve her deminde yaşadığımı açıklamaya çalıştım.
Kimsenin bir diğerinden daha fazla ya da eksik olmak üzere bu toprakların kendisini ve üzerinde kurulu bulunan yaşamsal uzantılarını kişiselleştirme, farklılaştırma hakkı olamaz.
Bahsini yaptığınız bir hususa katılıyorum. O uzak ya da burnumuzun dibinde yaşayan köylü, çoban, Anadolu lu, kırsal yaşam formu insanlarımız, bulundukları, yaşadıkları sindirmek zorunda oldukları yerel şartlar ve mecburiyetler dolayısı ile, yaşadıkları ortama çok daha fazla olmak üzere hak sahibidirler.
Ancak bu ne o köylü kardeşimizi bizden uzaklaştırır ne de davranışlarının hatalı olanlarını görmekzikten gelmemize mani olur.
Aynı şey keçi milletinin kontrolsüz olarak yaşatılması ve vediği zararlar içinde geçerlidir.
Kimse köyde yaşayan kardeşlerimizin içerisinde bulunduğu şartlardan ötürü bazı hataları yapmasını mağzur göremeyeceği gibi, onları da davranışları, yaşayışları dolayısıyla yadırgayamaz, eleştiremez.
Kişisel olarak hayatım boyunca nefret ettiğim şeyin başında yasaklar gelmiştir.
Buna aklınıza ne geliyorsa o dahildir. Yasaklamak yerine, beraber ve birbirimize zarar vermeden yaşayabilme, yaşatabilme imkanı sağlamak her zaman ehvendir.
Bu görüş içerisin de köyde yaşayan çobanın keçi besleyebilme hakkı, şehirde yaşayan her hangi birimizin de o keçinin doğaya zarar vermeden yetiştirilebildiğine emin olma hakkı vardır.
Aynı şekilde köyde yaşayan çobanımızın, köylümüzün, taşralımızın kullandığı oy ile şehirli insanlaın kullandıkları oyun kalitesini ancak '' sağ duyu '' ve çeşitlilik olarak görebilme mecburiyetimiz vardır.
Ağaç kesmek de, o ağacın altında gölgelenmek de mecburiyettir.
Bunun ahlaksız bir davranış olarak nitelendirilmesine sebep sadece fütursuzca yok etmek, ziyan etmek, tüketmek anlamında olabilir.
İhtiyaçların giderilmesi için keçinin etine, sütüne derisine de, ağacın kesilmesine ve işlenilip mamul madde haline getirilmesine de mecburiyetimiz vardır.
Son olarak o köyde yaşan insanımızın o keçiyi besleyebilmesi, o ağacın altında uzanabilmesi için şehirde ki kardeşine ihtiyacı, şehirli kardeşinin de köyde ki kardeşinin o köyde yaşayıp o keçiyi beslemesine hayati olarak ihtiyacı vardır.
Hiç birimiz bir diğerimizden daha önemli, daha gerekli, daha özel olmadığımız gibi, hiç birimiz asla ve asla bir diğerinin den uzaklarda olsa da, o havayı solumasa da, o keçiyi beslemese de, o ağacı göremese de, şehirde, köyde yaşayana nazaran ek ve ayımsal hakları yoktur.
Sevgili köknar ın dediğine katılıyorum. Doğru bir tane dir. Çeşitlilik ancak kontrollü olarak yaşanabilir bir haslettir.
Düzenleyen balbay : 25-07-2010 saat 07:35
|