köknar , olaya farklı açılardan bakınca görünen de farklı oluyor. Siz kendi baktığınız yerden ve kanun gibi güçlü bir bakış açısından tamamen haklısınız.
Ben olaya sizin gibi bakmıyorum . Orada bir orman var . Tabii ki hukuken kamuya ait.
Ama orada yaşıyan köylü için hiçte öyle hissedilmez. O, köylünün oradaki her ağaçta, her patikada anısı , yaşamının bir sayfası, bir satırı vardır. Yani sizin buralar hepimizin kamuya ait lafınıza , içinden gülerek ''tabii beyim der''.
Ne anın var . ne yaşamışlığın var . Hangi hayali hangi ağacın altında kurdun der. Ve orayı sahiplenir ki , sevdalıcasına . Ve şehirden gelen bir zenginin , onun yavuklusu üzerinde hak sahibi olduğunu hiç mi hiç anlamaz .
Olaya romantik açıdan , bir bakış fırlattıktan sonra birde , kim daha çok zarar veriyor diye bakalım mı?
Keçi fidanları yer . Ve ormana zarar verir . Biz kentlilerde , hem çobana hem de zavallı keçiye ver yansın ederiz.
Beki biz kentliler , salonlarımızı süsleyen parkelerin , pahalı mobilyaların , iki katlı evlerimizin lüks merdivenlerinin kaç tane ağaç katledilerek , yapıldığını düşünürmüyüz .
Lüks , çok yıldızlı otellerin yapılması için ne kadar ağaç katledilmiştir acaba . Köylü sessizce hıncla seyretmiştir, sadece. Yapabileceği bir şey yoktur. Zira güçsüzdür.
Acaba biz kentli doğa severler . Kentten nasibimizi aldıktan sonra , Yerleşecek bir kırsal alan bulmak için satın aldığımız doğa içindeki villalarımızın yapımında ne kadar orman ve yeşil katledilmiştir. Düşünürmüyüz. İstanbul'da , boğazda manzaralı villalae için katledilen ağaçlar , şimdilerde kö
prü yapmak için katledilecek orman içi bitki örtüsü .
Bu ve daha pek çoğu , keçiden ve zavallı çobandan daha mı ? çok zarar verir yeşile.
Tabii yaşam alanı olarak , en çok onu ilgilendiren bir konuya , onunla aynı yaşam alanını paylaşmaya başladıktan sonra , (kentten nasibimizi alıp ,oralara yerleştikten sonra) ,'' kenten gelip dağdakini kovmak ''. aslı tersi idi ya, şimdilerde değişmeye başladı . Artık oraların esas sahibi , yüzyılardır oralarda yaşayan , belkide askerlik haricinde oradan çıkmamış olan çoban değildir. Biz artık oraların da sahibiyizdir. Çünki kanunları biz , yani sistem , yani egemenler öyle yaptık . Ve yazdık .
Ormanlar kamuya aittir . Ve çoban , keçi giremez. Biz bunu belirleriz. Neredeki ormana kaç keçi ne zamanlar girecek . Biz biliriz. Keçinin karnını nasıl doyuracağı bizi ilgilendirmez deriz. Çobanın geçimini nasıl temin edeceği bizi ilgilendirmez deriz. Zira biz , okuduk yazdık ve üstelik para da kazandık şimdi hem bilgili hem de güçlüyüz.
Kısaca orman hepimizindir. Ama çobanın asla değildir. Keçiler de nerede isterse orada karnını doyursun .