Sn Arkadaşlar,
Bence tartışmak yersiz. Mesaj yazmamak için epeydir kendimi tutuyorum. Ben Nasreddin Hoca gibi konuşacağım şimdi. Hepiniz haklısınız!
Ama ortada bir gerçek var ki bunu da Sn Acemi Çaylak yukardaki mesajında belirtmiş. Hiçbir mikroorganizma tek başına tüm sorunları çözmez. Doğaya bakın anlarsınız. Doğada büyük bir işbirliği var. Sürekli iyi veya bozguncu yönde cepheleşmeleri, kutuplaşmaları, gruplaşmaları göreceksiniz. Hiçbir doğal bozunma ya da yeniden yapılanma (buna geri kazanım da diyoruz) olayında sadece tek bir tür rol almıyor. Sürekli birden fazla tür var. Ve o türlerin de kendi içinde diğer grupları var. Zaten bilimadamlarının da doğada biodiversity (ya da biyoçeşitlilikten) yana tavır koymalarının nedenlerinden biri de budur.
Örneğin, yoğurt yapımına bakalım. En az 10 değişik türde laktik asit bakterisi rol alıyor. Sadece bir çeşit laktik asit bakterisi değil. Gelelim söz konusu ürüne: Bu ürün de belirli hastalıklara karşı iyi geliyor. Bu bir gerçek. Ancak, bizler dedelerimizin yaptığı tarımı unuttuğumuzdan bu olayın nedenini kolay kolay çözemiyoruz.
Ürünün üreticileri daha önce içinde P. Fluorescens bakterisi olduğunu açıklamışlardı. Bu açıklamadan yola çıkarak aşağıdaki açıklamayı yapıyorum:
Bu bakteri toprakta bol miktarda vardır. Özellikle de sağlıklı pamuk tarlalarında. Hem toprak hem de filosfer (bitkinin üzeri ve kökleri) bu mikroorganizma ile kaplıdır. O yüzden, dedelerimiz pamuk tarlalarında bu hastalık ortaya çıktığında sağlıklı pamuk tarlasından kovalarla toprak alıp hastalıklı tarlaya aşılarlardı. Bence söz konusu ürünün de yaptığı iş budur. Aynı bakteri antibiyotik üreterek başka bazı mantari hastalıklara da iyi gelmektedir. (Ama karıkoca ilacı gibi herşeye iyi gelir demek doğru olmaz.). Yukardaki açıklamadan anlayan arkadaşlar anladılar.
Ancak şimdi bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim. Her ne nedense, ürünü mikrobiyal olan çoğu firma, ürününün içindeki mikroorganizmaları sır gibi saklamaya çalışıyor. Hemen ona başka isimler başka sıfatlar yakıştırarak patent almaya uğraşıyorlar. Bu tür patentleşme doğru değildir.
Ürününüz bir işi yapıyorsa,bunu ve ürününüzün içeriğini söylemekten kaçınmayınız. Her ne kadar bu yasal bir zorunluluk da olsa, bence ahlaki yükümlülüğü de vardır. Bırakın insanlar içeriği ve nasıl bir mekanizma ile çalıştığını anlasınlar. Sizlere daha çok güveneceklerdir.
Evet, benim görüşüm, bu P. Fluorescens bakterisidir ve işleyiş mekanizması da pyrrolnitrin (3-chloro-4-[2'-nitro-3'-chlorophenyl]- pyrrole) adlı antibiyotiği üretmesindendir. Bu antibiotik bazı hastalıklara iyi gelmektedir. Bana inanmayanlar aşağıda 1978 yılında Disease Control and Pest Management dergisinde yayınlanmış makaleye bakabilirler:
Control of Rhizoctonia solani on Cotton Seedlings with Pseudomonas
fluorescens and With an Antibiotic Produced by the BacteriumC. R. Howell and R. D. Stipanovic