Binali Yıldırım 3. kö
prü açıklamasını yaptığının ertesi günü gazetelerde 3. kö
prüye 10 dakika mesafede yapılması planlanan yeni evlerin reklamları vardı. Sadece bu kadarı bile kö
prü zihniyetinin altında yatan mantığı gösteriyor bence.
Kaldı ki, kafanıza göre kö
prüler kuramazsınız bir şehre, "çözümsüzlük en berbat çözüme yeğdir" madem. Çözüm diye insanların gözüne çok fazla zararı olabilecek şeyleri getirip sonra da çözümsüzlükten iyidir dedirtmeye mecbur bırakıyorsan bu kötü niyettir. Garipçe balıkçılıkla geçinen bir köy, bir köyün geçim kaynağı aynı zamanda o köyün sosyal yapısının üstünde oturduğu temel direktir. Geçim kaynağını dolaylı ya da doğrudan bir şekilde baltalamak ordaki kültürel yaşamı mahvetmek demek. Doğaya vereceği zararın yanında bir de bu boyutu var.
Toplu taşımayı alternatif bir görüş olarak dayatmak yerine (örneğin Ankara'da hava kirliliği tavana vurduğu dönemlerde tek-çift plaka uygulaması yapılıyordu, isteseniz de kendi arabanızla çıkamıyordunuz yani) kö
prü yapmayı önermek, ancak geçici bir çözüm olabilir. En fazla 10 yıl içinde o kö
prü etrafında ki yapılaşmayla birlikte kendi trafiğini yaratacak bir sonraki 10 yılda da ancak kendi trafiğine çözüm olacak İstanbul yine trafiğiyle başbaşa kalacak, üstelik çarpık- şehrin yukarısına doğru bir yapılaşmayla ve geçtiği yerlerde ki yaşantıyı yok ederek.
Bunun dışında sol'un hiçbir alternatif çözüm öneresi getirmediğine de katılmıyorum. Sonuçta sol zaten düşünce yapısı itibariyle asla kimsenin önüne "lüks villalar, 3. kö
prü, lüks yaşantıyı vaad eden" herhangi bir çözüm öneresiyle çıkmayacaktır. Solun yaptığı çözümsüzlük değil, çözümü makul seviyeye getirmektir. Sağa göre, kalkınma-iktisat-ekonomi (ne isim verirseniz verin) çevre politikalarının aksine işler. Çevrenin lehine olan şey ekonominin alehinedir. Örneğin, çok değerli bir mermer türü çıkıyor Antalya civarlarında ancak bu mermeri çıkarmak şu anda yürürlükte olan çevre koruma yasasıyla mümkün değil. Mermerin çıktığı bölgede yetişmesi çok ama çok uzun yıllar alan bir ağaç türü yetişiyor. Yani o ağaçları kesmek yasak.
Değerli mermer = Ağaç bu denklemde kaybeden taraf ağaç oldu. Ekonomik büyüme için "kötü de olsa çözüm üreten" sağın politikası bu.
Sonuç olarak bu, ideolojilerin hizmet ettiği şeyle alakalıdır. Solu çözümsüzlükle suçlamanın, sol yönetiminde herkese karneyle ekmek dağıtıldığını söylemek ancak "bu dönemin" savaş dönemi olduğu "ayrıntısını" es geçen zihniyetin ürünü olduğunu düşünüyorum.