sonunu bekleyiniz
Nükleer Santral Gerekli (mi?)
Think Quest Team'in hazırladığı, enerjiye ilişkin bütün konuların tartışıldığı "Energy Matters" adlı internet sitesinde söze şöyle bir senaryo ile başlanıyor.
Bir sabah günün ilk ışıkları ile uyanıyorsunuz ve evin iyice soğuduğunu hissediyorsunuz. Kaloriferin çalışmadığı anlaşılıyor.. Buzdolabının kapısını açıyorsunuz. Işığının yanmadığını ve yiyeceklerin bozulmaya başladığını fark ediyorsunuz. "Arızalandı mı acaba ?" diye düşünüyorsunuz.. Kapıcının zile basıp kaç ekmek alacağını sorması gerekirdi. Yoksa zil de mi çalmıyor diye merak ederken elektriklerin kesildiğini anlıyorsunuz. Demek ki zili kimse çalamadı !. Elektrik arızasını bildirmek için telefona sarılıyorsunuz. Hiç ses yok !. O da çalışmıyor. Anlaşılan santralın da enerjisi kesilmiş.. Arabanıza binip işe gitmek istiyorsunuz. Araba da çalışmıyor. Çünkü benzini yok.. 100 m ilerdeki benzin istasyonuna elinizde bidonla gidiyorsunuz.Fakat o da ne ! kocaman bir yazı var: "Benzin satamıyoruz. Pompaları çalıştıracak elektrik de yok, satacak benzin de yok. Çünkü artık hepsi bitti !"
Bana göre ne kadar az şeye ihtiyaç duyarsanız, o kadar özgürsünüzdür.
Enerji kaynaklarını iki ana gruba ayırmak mümkün :
1-.Kömür, petrol, doğalgaz, uranyum gibi kaynak sorunu olan fosil veya madensel “sınırlı kaynaklar”
2-.Su, rüzgar, güneş ya da bitkisel kökenli, yani kaynak sorunu olmayan dönüşümlü ve “sınırsız kaynaklar”
Fosil yakıtlardan dönüşüm ve iş eldesi sırasında bir yandan CO2, CO, NO2, H20, S02 gibi gaz atıklar, buhar, is ve küller açığa çıkar.
Nükleer yakıtlardan ise radyasyon yayan kanserojen atıklar..
İkinci grup kaynakların atıkları, ya ihmal edilecek kadar küçüktür ya da toksik etkisi olmayan ve genellikle sera gazı doğurmayacak özelliktedir kaynaklar". Bunlara "alternatif" veya "yenilenebilir" temiz kaynaklar da diyoruz.."
Atmosfere yolladığımız atıkların, yoğunluk kazandığında dünyayı örten bir sera naylonu ya da camı gibi işlev gördüğünü ve bu "sera etkisi" dediğimiz, SO2 , NO2 ve CO2 gibi atıkların yol açtığı etki sonucu havaların ısınmaya başladığını duymayan kalmamıştır sanırım. 16 yıl önce imzalanan uluslararası anlaşmalarla, küresel sera gazı yoğunluğunun tehlikesiz düzeyde tutulması denetlenmeye başlamıştır.. "Yapılan araştırmalarda sera etkisinin oluşmasında % 46 enerji biçimleri, % 24 sanayi, % 18 orman yangınları, % 9 tarım, % 3 de diğer kaynakların etkisi saptanmıştır."
Fosil yakıtlar atmosfere en çok zarar veren enerji kaynaklarıdır. Yaklaşık olarak yılda toplam 25 milyar ton CO2, CO, SO, NOx, O2, is ve kül çıkarmaktadırlar. Bu maddeler önce hava kirliliğine sonra asit yağmurlarına ve asit dumanına sebep olur.
CO Karbon Monoksit Kalp hastalığı, çarpıntı, Metabolizmaya etki
SOx Kükürt türevleri Akut nefes darlığı
NOx Sodyum türevleri Kronik nefes darlığı, bronşit
xO2 Oksitler Akut astım ve allerjik nefes hastalıkları
Hirdokarbonlar Kanser
PbxOx Duman ve Kurşun Doku tahribatı, Alyuvar Kanseri, Kemik İliği Kanseri
Üzücüdür ki artık çocuklarımızın kan hücrelerinde görülen kurşun miktarı, benzindeki kurşun oranına yaklaşmıştır. Uzun süreli teneffüs edilen benzin buharı beyin üzerinde tahribat yapmaktadır. Tüm sağlık harcamalarının yaklaşık % 10 luk kısmı sadece hava kirliliğinden kaynaklanan hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
"2 milyon yıl önce yaşanan buzul çağından günümüze kadar, yerküre sıcaklığının 3 derece arttığı ve bu artışın orantılı olarak önemli bölümü olan 0.5 derecenin son 50 yılda gerçekleştiği saptanmıştır. Son 130 yılın en sıcak 7 yılı, son 11 yıl içinde yaşanmıştır" diyor Doçent Dr.Türkan GÖKSAL
Kolaylıkla farkına varacağınız gibi, artan sıcaklıkla çoğalan klima sayısı, sadece bireysel ve geçici bir çözümdür. Hatta klimanız enerjisini fosil yakıtlardan elde ediyorsa onu da suçlular listesine dahil edebiliriz. Henüz önlenemeyen bu sıcaklık artışı sonucu ortaya çıkan iklim değişikliğinde olacaklar ise şunlardır.
1. CO2 yoğunluğunun 1850 yılı değerlerine göre iki kat artması halinde dünyada ortalama sıcaklık 2.5.derece daha artacak.
2. Ada ve deltalar suya gömülecek.
3. Yarı kurak iklim bölgeleri çölleşecek.
4. Yer altı su rezervleri aşırı tuzlanacak.
5. Toprak neminin çekilmesi ve erozyon sonucu tarım toprağı kaybolacak.
6. Ekstrem iklim olaylarında artış görülecek.
7. Her gün artan orman yangınları olacak.
8. Tropik hastalıkların gittikçe kuzeye doğru yayıldığı gözlenecek. ( AIDS gibi )
9. Sıcaklığın ve tuz yoğunluğunun artışı yüzünden
denizlerde sirkülasyon azalması görülecek.
10. Biyolojik çeşitlilikte de büyük azalma olacak. 22.yüzyılda %10-50 arası azalma ihtimali var.
11. Ekolojik sistemlerde istikrarın göstergesi olan böcek türleri de azalacak..
|