Sabah erken uyandım ve perdeleri açınca gerçekten çok güzel bir parkın içinde konakladığımızı gündüz gözüyle de gördüm. Ama akşamdan yağmur yağmıştı ve hava kapalıydı. Benim için gezinin bu en önemli gününde “hava kapalı olsun ama yağmasın” dualarıma başladım. Kahvaltıya inince de kahvaltı öncesi fotoğraf çekmek için çevre turlarına başladım. Hemen otelin yanından akan Korona nehri üzerinde tahtadan yapılmış iki adet kö
prü ve nehrin uzak bir köşesinde ise kuğuları gördüm. Yalnız ufak ufak yağmur da başladı, işler kötü gidecek galiba diye düşündüm. Makineyi yağmur damlalarından koruyarak fotoğraf çekmeye başladım. Yağmur hızlanınca da kahvaltıya döndüm.
Kahvaltı sonrası otobüse bindik ve Plitvice’ye doğru yola çıktık. Yol üzerinde 1991-1995 yılları arasındaki savaştan kalma ağır silahların ve tankların sergilendiği bir açık hava müzesini gezdik. Duvarlarda savaştan kalma kurşun izleri hala duruyor. Savaşın kötü yüzü, yağmur altında daha da kötü gözüküyor.