Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Ayhan Dukel
Bu arada halil bey çukurun 170 cm boyunda olması konusunda bir hayli ısrar etmiş
|
Ayhan Bey,
Halil Bey, Diyarbakır karpuzundan esinlenmiştir. Kendini bir an Diyarbakır karpuzu ekeceğim diye şartlandırmış olabilir
Bence bu çukura birde Diyarbakır karpuzu çok yakışırdı.
Hangi yazısındaydı bilmiyorum, Halil Bey anlatmıştı Diyarbakır karpuzunun nasıl yetşitirildiğini. Aşağıda Ekşi Sözlük Yaşar Kemal'den alıntı ile daha geniş anlatmış.
"... gardaş, dedi, karpuz ekilecek kumluk iki türlüdür. Birisi suyun işgal edip de, yazın çekildiği yer. Buna kılıc derler. Öteki de asıl dicle kenarları. Karpuz kılıc denilen yerde daha iyi olur. Karpuz ekilecek yer dümdüz ve çakıllı olmalıdır. Ama ufak çakıllı. Burası iki kürek boyu uzunluğunda yani, bir buçuk metre, iki kürek ağzı genişliğinde, yani yarım metre su çıkıncaya kadar kazılır. Kazılan yere kuyu derler. Kuyunun, biri baş ucunda, biri de ayak ucunda iki yastık bırakılır. Yani bu yastıklar su çıkmamış topraktır. Yastıklara üçer tane fide ekilir. Ekildiğinin ikinci gününde yanmış, yani eski hayvan gübresiyle gübrelenir. Bir hafta sonra da hayvan ve güvercin gübresi kumlu mille karıştırılarak verilir. bu zaman içinde kuyunun içindeki su kurumuştur. Birkaç sefer daha gübre verilir. Tam kırk günü say. Karpuz olmuştur. Dağ gibi. İnan benim senin kadar olmuştur. Aha böyle böyle...."