Eskiden yadırgadığım şeyleri şimdi ben mi yapıyorum ne?
Çocukken, köyden şehire gelenlerin sepet sepet, torba torba taşıdığı erzaklar; tarhanalar, erişteler, meyveler hep ilgimi çekmişti. Acaba burada bunlar yok mu ki taşıyorlar, üşenmeden getiriyorlar diye düşünürdüm hep.
Meğer alınan haz bambaşkaymış. Biz yetiştirdik, çoluk, çocuk, torunlar tadına baksınlar diye düşünüyor ve büyük keyif alıyormuş insan.
Oğuz da ben de aynen köyden indik şehire, hem de ellerimiz dolu dolu.
Sabahın erken saatlerinde Oğuz çileklerin yolunu tuttu. Bir sepet Osmanlı çileği topladı. Esasında biraz daha beklese daha iyi olurdu ama " yok kızım çok seviyor, önce o tadına baksın " dedi.
Daha sonra sıra geldi enginarlara. Uzun zamandır enginar toplayıp tüketiyoruz. Bunlar da arkadaşlarımıza.
Top marullarımız ipek gibi, bunlar yaz maruluymuş. Yıkarken bile dağılabiliyor. Yopladık biraz toprağını temizledim ve kolilere koydum. Hem çocuklara hem de eşe dosta.
Hozat'a da Osmanlı çileği fidesi sözüm vardı, onlar da kolideki yerlerini aldılar.
Mis kokulu Osmanlı çilekleri...
|