Arkadaşlar,
Sözcüklerin doğru yazılması, yazım kuralları vs. olabildiğince somut ve bunlar üzerindeki görüşlerin genelde tartışılacak bir yönü yok. Fakat, iş "dil" konusuna geldiğinde tartışılabilir çok şey var ama bu defa varılacak somut bir sonuç yok. Bu yüzden hoş tartışmalar, tezler, karşı tezler muhakkak zevkli ama lütfen bunları olması gerekenin üzerinde kişisel gerilim konusu yapmayalım.
"Dil" öyle bir şey ki, onu belirleyen tarihsel, kültürel ve ekonomik koşullardır. Kendi mecrasında akmak zorunda olan, önüne set çekilemez bir su gibidir. Bu akışa müdahale, ancak tarihe, kültüre ve ekonomiye, yani dilin mecrasına müdahale ile olur. Herhangi bir zaman kesitinde de yeknesaklığı yoktur. Bireyden bireye, kesimden kesime değişir.
Yukarıdaki mesajımda;
Alıntı:
"tabiyat", bence böyle bir kelime olabilir. Tabiat anlamında değil de "tabi" olmaktan gelen bir anlamı var.
|
diye yazmıştım. Umarım bu kadar tartışmanın çıkmasında bunun payı yoktur.
Evet, "tabiyat" diye bir kelime yok (henüz). TDK'da da bulunmuyor. Ben de var demedim zaten, "olabilir" dedim. Bunu derken "tabiiyet" sözcüğünü de düşünmedim. Yazarın biri, "tabi" kökünün devamına"yat" eki koyarak "tabiyat" yapabilir. Tutar, tutmaz, yerine oturur oturmaz, bu biraz da onun becerisine kalmış. Önemli olan, o sözcükle bir anlam veriyor mu veremiyor mu? Zaten o sözcüğün toplumda tutup tutmaması da çoklukla o anlamın tekrar edip etmemesine bağlı biraz da.
Unutmayalım, "dil"in kemiği yoktur. Sınırları da olmaz bu bakımdan
