Sayın Zerrin Uslu,
Tam öyle olmuyor ama, size iddiayı kazandıracaksa öyle de olabilir diyelim. Çünkü burada yıllar söz konusu. Artık o yıllar içinde gülün dibinden fışkıran yavru güller mi yabani gül oluyorlar, yoksa düşen tohumlardan mı üreyenler yaban gülü oluyorlar o kadarını bilemiyorum. Ama nasıl oluyorlarsa olsunlar da Kuşburnu oluyorlar ya, biz onu bilelim yeter. Çünkü Kuşburnu hakkında bilmemiz gereken pek çok şey var. Mesela ben size klasik bir Köpek Gülü(Kuşburnu) tanımı yapayım. Artık siz varın mezarlıkta görülen o gülün buna benzeyip benzemediğine bakın.
Köpek Gülü 2 -3 metre yüksekliğinde bir ağaçtır . Yaprakları 5 – 6 yaprakçıktır. Çiçekleri 2 – 3 cm çapında, yalın kat ve pembe beyaz renktedir. Dallarda ki dikenler de çengel şeklinde kıvrıktır. İnsanı ellerini fena halde yaralarlar. Meyvesi ovaiddir. Meyvesi nohut veya iri zeytin tanesi kadardır. Rengi yeşilden başlar, zamanla sararır, turunculaşır. Kırmızılaşır ve nihayet koyu kırmızı olur. O zaman yumuşar ve kuruması da çok çabuk olur. Yurdumuzun her tarafına yayılmıştır.
Kuşburnu aslında yalancı meyvedir. Asıl meyvesi çekirdekleridir. Fakat yenilen yeri ise, kabuğu ve buna yapışık olan etidir. Meyvelerin içinden çok sayıda tüylü tüylü çekirdekleri çıkar ki çocukluğunda arkadaşlarımızın enselerinden içeri atıp kaşınmalarını gülerek izlemiştir pek çoğumuz. Girişimci muzip vatandaşlarımızın bu tüyleri toplayıp Almanya’ ya Kaşıntı Tozu olarak gönderdikleri söylenir. Bilinmez, Almanların Türk’ lere karşı duydukları kaşıntının da altında belki şu bizin harika Kuşburnu’ muz yatmaktadır.
Ne dersiniz Kuşburnu’ yu anlatmaya burada mı devam edelim yoksa ona özgü bir topik mi açalım?
|