Aşağıda yazılanlar gerçek bir hayattan alınmıştır,  yaşanmış bir olaydır, kişiler ve karakterlerin gerçek hayatla  bağlantıları vardır 
Ankara'mın Sakarya Caddesi, çiçekçileri ile de meşhurdur... Arkadaşlarla oradaki bir mekanda yemek yiyoruz, karşımızda çiçeklerin sunduğu  muhteşem güzellikler eşliğinde. Çiçekçilerin ayakaltında diye tabirlenen yerinde  de ise; çeşit çeşit kaktüsler, üzerlerinde ise silikonla yapıştırılmış renk renk çiçekler. Yemeğimiz bitip kalktığımızda; yemek sırasınca gördüğüm  görüntünün rahatsızlığı sarıp sarmalamış ki beni, iki bayanın rengarenk kaktüs  çiçeklerine hayran hayran bakıp "Bu çok güzel bunu alalım, bu da çok güzel bunu da alalım, hadi bunu da ekleyelim" sözlerini duyan çiçekçi, ellerini birbirine sürtüyor, ağzında pis bir sırıtma, gözlerinde TL işareti ile  zevkle bakıyordu. Daha fazla dayanamayan ben, bayanlara yaklaşıp çiçeklerinin  orijinal olmadığını, silikonla yapıştırıldığını, bunun büyüyüp gelişmesinde nasıl  kötü sonuçlar doğurduğunu ifade ettim. İnanmalarını iyice sağlamlaştırmak  adına silikon yerlerini gösterdim. "AAA" diye nidalar attılar, şaşkınlık içinde ve çiçekçiye “niye böyle bir şey yaptığını” sordular. Onlara  cevap vereceğine bizim çiçekçinin az önce gülen yüzü asıldı, gözleri ateş gibi parıldamaya başladı ve bir veryansın ile “EKMEĞİMLE NASIL OYNARSIN” diye  bana çemkirmeye başladı. “Sen bir canlı ile para kazanmak adına nasıl  oynuyorsan, bende senin haram ekmeği kazanmana engel oldum“ dedim ve çok mutlu bir  şekilde yürümeye başladım, uzaklaşırken hala daha çiçekçinin arkamdan  çemkirmeleri devam ediyordu “EKMEĞİMLE OYNADI, EKMEĞİMLE OYNADI”  
 
  
Behzat Ç. adlı kaktüsümün fotoğrafını sunmuştum  daha önceden, işte onun o hale gelmesini sağlayan, paraya giden her yol  mubahtır sözünü hayat felsefesi yapan insanların varlığı ve onların namus kavramı  beni deli ediyor, deli!
Bitiriş sözünü bir türlü  bulamadım, yazarken yine sinirlendim

. En iyisi TRT spikerlerinin  sözlerine sarılıp onlar gibi ESEN KALIN demek 
