Bir kaç gündür kısa süreler dışında bağlanamamıştım. Tartışma hiçte bizim istemediğimiz bir noktaya kaymış.
Aslında Sn. Sarp99 iyi niyetli şeyler söylüyor olabilir. Ancak süt örneği verdiği bütün olumlu izlenimi yerle bir ediyor.
Ben kendim yıllarca hayvancılıkla uğraşmış ve koyunları kendi elleriyle sağan birisi olarak 45 yaşıma geldiğime göre bir problem yok gözüküyor. Sokak sütçüsünün sütü kitlesel tüketime sunulan sütlerden daha sağlıklıdır diye düşünüyorum. Hatta bence direk bir üreticiden sütü almak ve kendi yoğurt ve kendi peynirinizi kendinizin yapması en güzel ve en sağlıklı yöntem. Ben bunu yapıyorum. Hafta sonu Ömerli'ye bağlı köylerden birisine gidip süt alıyorum.
Sn. Sarp99 siz doğal olarak olaya çalıştığınız kurumun penceresinden bakıyorsunuz. Hatta onların halkla ilşikiler kavramlarını öyle içselleştirmişsiniz ki başka bir dünya mümkün değil size göre.
Ne zaman ki üretim kitleselleşmeye başlıyor iş çığrından çıkıyor. Örneğin kuş gribini ele alalım seri üretim yapılan yerlerde ölümler daha yoğundu ve kitleseldi. Çünkü bulaşıcı bir etmen hızla yayılabiliyor. Oysa vatandaşın tavuğunda bir problem yoktu. Ancak elinden zorla alıp yaktılar buda ayrı bir konu.
Bizim bu oluşumu başlatmamızdaki amaç; insanların bildiği ve üretim yöntemlerinden emin olduğu kişiden tüketeceği sebze ve meyveyi temin etmesi. Çünkü bir yandan iyi üreticiler ürettiklerini satamıyorlardı (Lilium benzeri). Diğer yanda bunlardan daha az kaliteli ürünlere daha yüksek bedel ödeyen bir tüketici topluluğu vardı ancak istedikleri ürünü bulamıyorlardı. Amaç burada bu ikisini bilinçli bir şekilde buluşturmak. İlk başlarda amatör şekilde başlayan dağıtım işi belki zamanla daha profesyonel bir hal alabilir. Bunu zaman ve katılımcıların iradesi belirleyecek.
Hiç dallandırıp budaklandırmadan, bu işi nasıl yapabiliriz bunu tartışıyoruz. Domatesimiz belki daha lezzetli olmayabilir. Hele bu mevsimde bu oluşumun domates temin etmesi mümkün değil.
Ancak bir anımı aktarmadan edemeyeceğim. Tokatlı tanıdıklardan pancar pekmezi istemiştim. Sadece 1-2 kilo verebildiler. Neden diye sorduğumda çünkü kendi yiyebileceğimiz kadar yapıyoruz diyordu. Ben başka yerden bulamaz mıyız diye sordum. Onlar hayır dediler. Çünkü herkes kendi yiyeceği için pancarı özel yetiştirip burada kimyasal gübre kullanmıyormuş. Kimyasal gübre kullandığı kısmı ise şeker fabrikasına satıyorlarmış. Çünkü kimyasal gübre kullanılan pancardan yapılan pekmez lezzetli olmuyormuş.
Ancak yine de çok iddialı değiliz. Sonuçta teknolojininde yardımıyla genetiği ile oynanmış ürün yetiştirerek belki daha tatlı domates yetiştirilebilir ve bazıları bunu daha lezzetli bulabilir. Ama bu kişilerle bir tartışmaya zaten girmeyeceğiz.
Meyvelitepe'nin defalarca söylediği gibi Migros'a, Carrefoursa'ya mal satma derdimiz yok. Onlar bize gelince de mal vermeyeceğiz. İçimizden belki cazip tekliflere kanıp, kısa sürede bol para kazanma hevesine düşenler olabilir. Onlara da önerim, Antalya'da portakal bahçelerini turzimcilere satan kuşakların hazin öyküsünü bir okusunlar bence. Şu anda hem protakal bahçelerini kaybettiler, hem paralarını bitirdiler. Komik ama portakalı gidip Migros'tan alıyorlar.
Düzenleyen acemi_caylak : 19-04-2010 saat 16:05
|