MeyveliTepe'nin dediği gibi, sertifika sorunumuz olmamalı.
Çünkü bir tüketici olarak ben, ille de en organik olsunu aramam. 3 kilometreden daha yakınından büyük karayolu geçse bile, kimyasal kullanılmamış, hormon atılmamış gıda olsa da yetinirim.
Pazar olarak ise, zamanla, diğer çalışmaların yanında fısıltı gazetesi bile amacına ulaştıracaktır. Kısaca değinirsem; üreticisini hiç tanımadığım bir zeytincinin (Aydın'a bağlı) zeytinini çok beğendiğim ve önerdiğim için İstanbul'dan dört arkadaşım ve akrabaları şimdi oradan kargoyla sipariş veriyorlar. Aynı şey incir için de geçerli.
Örneğin bir pazar yeri olarak, tüm Üniversite kantinleriyle anlaşma yapılabilir. Akademisyenler bence doğru bir hedef, olası nitelikleri nedeniyle. Hemen her üyenin bir akademisyen tanıdığı vardır

Onlar aracılığıyla bile girilebilir, veya birebir tanıtım yoluyla.
Bir de üreticilerimizin, ürettikleri her miktar için güvence verilemeyeceği bilgilendirilmeli.