View Single Post
Eski 29-06-2005, 10:06   #6
Cihangir
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
"Bak bak, hemen de kendine pay çıkartıyor" diyebilirsiniz belki.. Ben bu işin sırrını biliyorum.. Eğer toprakla buluşturduğunuz tohum ya da fidanı tutan elleriniz, yüreğinizdeki sevgiyle dokunuyorsa elinizdekine, bu sevgi ona yaşama gücü verir.. Sevelim'in söylediği gibi bu birkaç insana değil, tüm insanlara yaradılışları esnasında armağan edilmiş bir özelliktir...
Bu armağanı kullanabildiğimiz ölçüde "insan" olmayı başarabiliyoruz..
Kısacası bu özellik hepimizde var.. Yapmanız gereken, bir fidanı elinize alıp, onun da bir canlı olduğunu, sizi hissettiğini, onun da sevgiye ve korumaya muhtaç küçük bebeklerimizden bir farkı olmadığını düşünmek.. Sevginizi hissettiğinizde bu özelliğiniz ön plana çıkmış demektir...
İki olay anlatmak istiyorum bu konuyla ilgili.... Daha önce Kagan'a anlatmıştım..
---------
Evimizin balkonunu bahçe gibi kullanıyoruz ya.. Çiçekler, sarmaşıklar, maydanoz, roka, tere, soğan, biber.. Hatta yapraklarının kokusuna bayıldığım domates.. Evet, bir reklama da konu olmuş.. İşte aynen öyle.. Bir tek domates öyle değerli oluyor ki.. Aileden birisi gibi... Birkaç sene önce, balkondaki bir kök domates, öyle büyüdü ki, kendi ağırlığından dallarının kırılacağını tahmin edememiştim.. Her sabah ilk işim o küçücük domates'e bakmaktı.. İşte o domatesin olduğu dal kırılmıştı ve domates daha yeşil ve küçücüktü.. Eşim yaptığımın işe yarayacağından emin olup olmadığımı sorduğunda "kesinlikle eminim" diyordum.. Düşündüğüm şey, içimdeki sevginin , gücünü hayatın kaynağıyla aynı yerden aldığıydı.. Yaptığım şey sadece kırılan dalı, köküyle birleştirmekti... Üstelik bildiğimiz para bandıyla yapıştırdım eski yerine... Bir de destek koydum dalın altına.. Domates büyüdü, kızardı ve dal eski yerinden kurudu tekrar.. Tek bir domatesimiz olmuştu.. Pazarlarda satılan tüm domateslerden çok daha değerliydi... Asıl mutluluğumuz ise, insan olarak bize kayıtsız şartsız hizmet eden, yorum yapmayan, asla ihanet etmeyen bir canlıya yardım edebilmiş olmaktı.. Yani, kısaca insan olabilmekti tüm mutluluğumuz..
----------------
Babam, yakındaki bir piknik alanından topladığı bir kaç kozalaktan çıkan çam fıstıklarını, ortasından kestiği pet şişelerde büyütmüştü.. Sobanın arkasına dizmişti pet şişeleri.. Günlerce uğraşmıştı.. Daha sonra bunları alıp sitenin bahçesine dikti.. İlgilenmeye devam etti... Çam ağaçları büyüyordu...
Bir gün, babamın moralinin çok bozuk olduğunu farkettim.. Sebebini sorduğumda, duyduklarıma inanamamıştım.. Yaklaşık bir buçuk metreye ulaşmış olan ağaç kökünden kesilmişti.. Ağaçtan 5 metre uzaktaki çanak antenin uyduyu görmesini engelliyormuş !! Uydu nerede, ağaç nerede ? Dahası insanlık nerede dostlarım ? Bu olaya çok üzülen babam, bir iki ay geçmeden kalp krizi geçirdi.. Eli baltalı komşumuz, bu dünyada makam mevki sahibi olmuş, mahallenin "hacı amca"sı olmuş ama insan olamamıştı.. Kimseyi, makamı ya da sıfatları nedeniyle yargılamıyorum.. Ancak, yaradılırken kendisine armağan edilen özellikleri kullanamayan birisine de "insan" diyemiyorum !!!!!
----------------

Sizler gibi, "insan" olmanın onuruna ulaşabilmiş arkadaşlarım olduğu için çok mutluyum..

Sevgilerimle..


Düzenleyen Cihangir : 29-06-2005 saat 10:10
Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön