View Single Post
Eski 26-03-2010, 00:26   #21
balbay
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-03-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 850
Bu konu iki yıl önce donmuş. Benimde söylemek istediğim bir kaç şey var. Golf sahalarına ve turizmine karşı çıkmak tamamen Kaz Dağlarına maden izni verilmesin mantığı ile aynı şekilde işleyen bir kendini kandırmacadır.

Belek de yapılanlar golf sahası değil, taklittir. Dünya çapında golf sahaları 9, 18, 36 delik içeren, kulüp ve hizmet binaları, villaları ile bir resort niteliğinde dir.

36 delikli standart bir golf sahası 750 dekar alanı kaplar. Bu büyüklükteki alana dünya da ki güzel örnekleri ile yaklaşırsak, 10% imar hakkı verilir. Yani 75.000 m2 kapalı alan yapılabilir. Buda ortalama 200 m2 büyüklükte, maksimum 2 katlı, 350 villa ve 5000 m2 lik işletme tesisine denk gelir.

En az imar verilen beldelerden olan Alaçatı da bile imar en az 30% dir. Golf sahaları ülkemizde ki bilinen yanlış uygulamalarının aksine, orman keserek değil, ağaçsız alanlara yetişmiş ağaç ve yeni ağaç ve bitki popülasyonu adapte etmek şartı ile yapılır.

750 dekar arazide 10% inşaatlara, 10% gölet ve sulak alanlara, 10% büyük ağaçlara, 5% kum alanlara, 10% çalı formlu bitkilere, 55%lik alan da çime ayrılır. Bu rakamlar optimum ve ideal oranlardır. Dubai de ise özel kum çimleri ile tesis edilen golf sahasında 65% oranında saha kumdur.

Golf sahalarına en çok karşı olunan ağaç kesmek, su tüketimi, kimyasal gübre ve ilaç kullanımı konularıdır.

Ağaç keserek golf sahası elde etmek tamamen yanlış ve işin kısa yoldan saha elde edilmesine yönelik ahlaksız yöntemdir. 750 dekar golf resort ortalama 6-7 milyon Euro ya malolur. İnşaatlar ile birlikte bu rakam toplam da 35 milyon Euro maliyete ulaşır. Ağaç keserek yapılan saha ise yaklaşık 3,5 milyon Euro ya malolur.

Dolayısı ile ağaç kesmeyi yasaklayarak golf sahası düzenlemesine yönelik yaptırım uygulanabilir.

Su kullanımının çok fazla oldu yönünde eleştiriye gelirsek. Kullanılan su sulama suyu olup, hiç bir şekilde sanayi atığına dönüşmeyen, kirletilmeyen, ziyan olmayan bir sudur. Buharlaşma ve bitki çevirimi dolayısı ile tamamen doğa da kullanılır.

En önemli sıkıntı olan kimyasal kullanımına gelirsek, ağaç kesme yoluyla golf sahası yapmak gibi, aşırı kimyasal kullanarak golf sahası yapmak da işin kolayına kaçmaktır.

Modern golf sahaları eski yöntem ile 750 dekar arazi için yılda 72 milyon litre suya, 150-200 bin kg kimyasal gübre ve ilaca ihtiyaç duyarken, modern golf sahaları gelişen teknolojiler ışığında bu oranın 1/6 sı kadar su ve kimyasal olmayan organik gübre ve ilaçlara ihtiyaç duyarlar.

Kaldı ki bir hesap yaparsak, yazlık iki katlı evler Ege ve Akdeniz de ortalama 500 m2 arsaların içerisinde dir. Bu tip araziler de yine ortalama 250 m2 çim bulunur. M2 ye 20 litre su 8 ay boyunca sulamada kullanılır. Yılda iki kez olmak üzere 50 kg kimyasal gübre ve ilaç tüketilir.

Belek bölgesinde 12 golf sahası var. Bunlar resort de olmadığından her biri ortalama 350 dekar büyüklükte. 12 X 350.000 m2 = 4.200.000 m2 dir. Bu rakamı evlerde ki çim alanına oranlarsak 4.200.000 m2 / 250 m2 =16.800 villa ya denk gelir. Belek bölgesinde bildiğim kadarıyla 20.000 den fazla villa ve bahçesi var.

aynı şekilde Bodrum da 30 binden fazla villa ve bahçesi, Alaçatı-Çeşme Bölgesinde bir o kadar bahçe vardır. Türkiye genelinde villa sayısı ve toplam bahçe sayısını varın siz hesaplayın.

Tabi bir de en kötü ihtimal ile 3-4 yılda bir evlerimizin bahçesinde ki tüm çim yabanileşir ve altındaki 30-35 cm derinlikli toprağı ile birlikte sökülerek gizlice sağa sola dökülür. Yeniden güzel toprak ve çim ekilir.

Bunu böyle yapmayan insanlar yokmudur? Vardır. Ama yüzdesi çok düşüktür. Peki bu zehirli kalıntı içeren ölmüş toprak nerelere dökülür? Gelişi güzel her yer olabilir. Muhtemelen yeraltı suları ya da yağmur drenaj kanallarına da bulaşarak her yere dağılır.

Golf sahası ve turizmi ülkeye kötülük getirmez. Ülkeye kötülük getiren her iş dalında olduğu gibi ahlaksız kazanç peşinde koşmaktır.

30 yıl önce sanayi kuruluşlarının sayısı hızla artarken bir kısım Devrim Arabaları karşıtı eski zihniyet hotlamış ve verimli topraklarımız elden gidiyor yaygarası başlatmıştı. Bu ahlaksız çıkışın altında batılı güçlerin her zaman ki oyunu vardı.

Google eart elinizin altında Manisa, Kocaeli, Tekirdağ gibi sanayi merkezlerine bir bakın. Bu bölgelerde toplam sanayi varlığımızın 30% si bi arada. Ve kapladıkları alan toplam arazi varlığının 3% si dir.

Diyeceksiniz ki peki atıkları, çevreye verdikleri zararlar ne olacak? sonuna kadar haklısınız. Bende buna karşıyım. Ama yasal düzenlemeni adam gibi yaparsan buna mani olursun. Hata sadece vurdum duymaz zihniyette dir.

Kaz dağlarında maden arayışına engel olunması da aynı yaklaşımdır. Bir tabiat harikasının, hele ki orman varlığının katledilmesi, bir ucundan bozulmaya başlanması asla kabul edilemez. Ancak kanuni düzenlemeleri ile doğru dürüst işletmelere izinler verilmeli ve madenler çıkarılmalıdır.

Toplam tahrip edilecek alan 3% yi geçmez, ne çıkarılacağı ve ne kazandıracağı hesap edilerek değer/eder/kayıp töleresi hesapları yapılmalıdır.

Neyse golf den girdim diğer konulara da sıçradım.

İçinizden çok kişi bu yazdıklarıma karşı çıkacaktır. İnanın bu şekilde düşünen çok insandan daha duyarlıyım. Ancak ben teori de çevrecilik değil de saha da ve bizzat içinde çevrecilik yapıyorum.

Yoksa hergün elinize ulaşan, yok osmiyum madenlerimiz peşkeş çekiliyor, yok iridyum heba ediliyor gibi oturduğu yerden o mailleri okuyup bir de viruslerine bakmaksızın, hiç bir araştırma yapmadan tüm mail grubuna yollayanlardan olmak çok kolay.

Ama gerçek şu ki ülkemizde ne osmiyum ne de iridyum madeni toplam da 100 gr bile yok.

balbay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön