View Single Post
Eski 03-03-2010, 14:36   #15
warrior
Ağaçsever
 
warrior's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 63
Webgezer; konunun başından itibaren okudunuz mu bilmiyorum. Ben nükleer enerjinin ilk kurulum maliyetinin az olduğunu söylemedim. Yatırım maliyeti yüksek ama ortaya çıkan ürün de yine o kadar fazla. Bundan dolayıdır ki başta Amerika'da, Fransa'da, Japonya'da, Rusya'da olmak üzere dünya üzerinde hemen her yerde işletmede olan toplam 436 nükleer santral bulunuyor. Kullanılmış yakıtların depolanması sorun değildir. Yüz ölçümü olarak küçücük devletler bile bunları depolayabiliyor. Hatta bazıları deprem bölgesi üzerine santral kurdular hem de bize sınır komşusu (biz de böyle yapalım demiyorum). Bunların hepsi çözülebilecek sorunlar.

Bırakın nükleer santrali, denenmiş teknikleri irdeleyin o zaman. Bir hidroelektrik santrali ile aynı üretime eş değer büyüklükte bir rüzgar santralinin karşılaştırmasını yapın. İnsanlar, barajlar ekosistemi değiştirdiği için onlara karşılar çoğu zaman ya da termik santraller karbondioksit saldıklarından dolayı yine karşı çıkıyorlar ama aynı hassasiyetin rüzgar enerjisi için gösterilmemesi anlaşılır gibi değil. Halbuki rüzgar enerjisi çok daha büyük bir alanı etkiliyor. Üstelik bir hidroelektrik ya da termik santralini üretebilmek için gerekli olan her şeyi kendimiz yapabiliyoruz.

Güvenlik demişsiniz. Bir büyük şehirde çocuklarımızın tek başına dolaşmaları daha mı güvenli? Güvenliğimiz için görev yapan memur-asker sayısı mı yetersiz? Bir santralin güvenliğini sağlamaktan aciz miyiz, yoksa bir santralin güvenlik masrafı mı bu coğrafyaya fazla geliyor?

Güvenliğin bir boyutu daha var, rüzgar türbinleri sürekli bir kaynak değildir. Ne zaman üretim olacağını, ne zaman olmayacağını bilemezsiniz. Elektrik üretiminizde sürekli bir dengesizlik olur. Güneş yine aynı. Aynı şekilde kuraklık dönemlerinde barajların durumu da, her ne kadar daha önceden sinyal vermeye başlasa ve saatte bir değişiklik olmasa da uzun dönemde üretimin düşme olasılığı yine vardır. Doğal gaz çevrim santrallerinde de yine vana kapatıldığında üretim yoktur.

Sonra bu doğal gazı yakıp elektrik üretmek kolaydır. Böyle kısa vadeli planlar ile bir ülkeyi bu kadar dışa bağımlı hale getirmek doğru mu? Elektrik en temel girdi iken. Ben bu yıl evinde doğal gaz için kombi tesisatı kurulu olan bir çok kişinin soba almak suretiyle kömür yaktıklarına bizzat şahit oldum. Düğmeye basıp ısınmak bu kadar kolay iken bu insanlar neden bu kadar zahmete girdiler dersiniz?

Grafiklere gelirsek, benim NEI' dan alıntıladığım grafiklerden verim ile ilgili olanı yeniden inceleyin. Önemli olan o masraflarla toplamda ne kadar elektrik üretildiğidir. Başka kaynaklardan da rüzgar türbini için %25 civarında bir üretim verimi olduğu sonucuna ulaşabilirsiniz. Yine çoğu kaynaktan rüzgar türbinlerinin ömrünün 20 yıl kadar, nükleer santralin ise 40 yıl kadar olduğunu bulabilirsiniz. Nükleer santral ömrünü tamamlayana kadar aralıksız ve tam verim ile çalışabilir.

Şimdi gördüğüm şu ki insanların kafasında ülkemizin ihtiyacı olan bütün elektriğin rüzgar türbinleri sayesinde karşılanabileceği yönünde bir resim çizilmiş. Bu resmi sanırım ürettikleri malların satışını yapmak isteyen devletler bir şekilde çiziyor. İşin dönüp dolaşıp nükleer-rüzgar karşılaştırmasına gelmesi bence de çok yersiz. Çünkü şu günün tekniğiyle rüzgar ile enerji ihtiyacınızı karşılamanız mümkün değil.

Ben tüm enerji kaynaklarından, içlerinden birine körü körüne bağlanmadan akıl ve bilimin eşliğinde, ekonomiye katkısına bakılarak dengeli olarak yararlanmaktan yanayım. Nükleer denenmemiş bir tekniktir bizim için ve denemediğimiz sürecede hep başkalarının yazıp çizdikleriyle hareket etmeye devam edeceğiz.

Sonra sevin ya da sevmeyin güvenliğin şöyle bir boyutu daha var. Nükleer teknoloji güvenliğiniz için caydırıcı bir silahtır aynı zamanda. Bundan 30-40 yıl sonra neler olacağını kimse bilemez ama yaşadığımız coğrafyanın stratejik konumu biliniyor. Biraz fazla abartılı bir örnek olacak ama 80' li yılların başında Mel Gibson' ın meşhur olduğu bir film vardı. Adı şimdi aklıma gelmedi. Konusu bir bidon benzin için insanların birbirlerini öldürmesi üzerine. Güçlü olan grup, güçsüz olanları öldürüp benzinini alıyordu. Peki şu gün gerçek dünyada Amerika'nın yapmış olduğu savaşlar da ortadayken durumun bundan çokta farklı olduğunu söyleyebilir misiniz? Rusya çevremizdeki devletlerin çoğuna reaktör kurmaya devam ediyor. İran petrolün üstünde yattığı halde neden nükleer teknolojisini geliştirmek istiyor ki. İsrail'in her türlü araştırma geliştirmeyi tamamladığı biliniyor. O halde tüm bu olasılıkları düşünüp önleminizi de alırsanız o zaman belki güvende olursunuz.

Name:  top10.jpg
Views: 5520
Size:  26.9 KB

Yıllarca ülkemiz demiryollarının gelişmemesi için yapmadığını burakmayan güçler şimdi de aynı şeyi nükleer enerji için yapıyorlar. Onların ne söylediklerine değil bir de ne yaptıklarına baksak daha iyi olur.

warrior Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön