Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Aydın
Mesajlar: 201
|
Keşke...............
Yürüdüm deniz kenarında bu gün... Güzeldi hava.. Hafif, ılık bi esinti okşayıp geçiyordu usulca saçlarımdan...
Yalnız yürürken, insan kendinle konuşur ya, yaşanmışlıklar, sözler, dostlar gelir, geçer usundan...
Kızar bazen insan, yaptığı hataları, kızgınlıkları, kırgınlıkları anımsayıverince... Bir de keşkeler koşuşup gelirler
yanında pişmanlıklar, kırıklarla....
Birden kendi sesimle irkildim... Öyle dalmışım ki kendimle konuşmaya, sözcüklerin yalnızca içimde dolaşmadığının, dudaklarımdan dökülüverdiğinin ayrımına vardım birden.... Telaşla bakındım çevreme. Oh! yakınımda yoktu kimsecikler.
_Deli midir nedir?- derlerdi herhalde duysalar.
Kendimle konuşurken, zincirleme çağrışımlar olur belleğimde...
Şimdi yanımda bi arkadaşım olsaydı, konuşsaydık, ona anlatsaydım içimden gelenleri, geliverdiğince...
O anlatsaydı, ben dinleseydim, birbirimizin kırgınlıklarına, keşkelerine dokunup güzel, umut sözcükleriyle
iyileştirseydik usul usul... diye geçerken içimden, araya giren yollar, zaman, olanaksızlıklarla görüşemediğim arkadaşım geliverdi
usuma... Gülümsedim, buruk oldu gülümseyişim...
Öylesine doluydu ki, keşkeleri, umarsızlıkları, pişmanlıkları öyle çoktu, öyle ağır geliyordu ki yüreğine...
Sevecen bi yüreği vardı, yufka yürekli, içindeki yorgun çocukla ağlamaklıydı çok kereler...
Kendi kendine konuşmaktan yorulunca, ağlamakla dolunca içi koşar gelirdi bana.....
Gelir gelmez, daha oturmadan başlardı ayaküstü... İçindeki yükü bi saat önce boşaltma telaşında....
Anlatır, anlatır, anlatırdı,
bi soluk almak için duraklayınca da gözyaşları dökülüveririrdi telaşlı....Ardarda durmaksızın...
Hem ben , hem o biraz sakinlesin, biraz soluklansın diye kahve yapmaya gidince mutfağa, sürdürürdü anlatmayı... Başımı uzatıp kapıdan
parmaklarımı sus ile büzülen dudaklarıma götürüp _hemşirelerce_ ŞŞŞT deyince gülümserdi gözyaşlarını silip elinin tersiyle...
Kahvelerimizi yudumlarken, ona o an usuma geliveren bi fıkra anlatırdım, ya da okulda yaşanan gülümseten bi olayı...
Gülümserdi, içindeki çocuk sevinince, canlanırdı bi an... Sonra birden hani hava güneşli, ılık esintiliyken, birden esiveren soğuk bi yel, toplanan kara
yağmur yüklü bulutları kaplar ya gökyüzünü işte öylesi kayboluverirdi gülümseyişi, yüzü kararır, dudakları büzülür, yüzündeki kaygı çizgileri çoğalıverirdi...
Onu umutlandıracak, onu sevindirebilecek sözcükleri bulmak, ardarda sıralamak önceleri kolaydı ama O her gün, her an aynı yaşanmışlıklarını, aynı keşkelerini, aynı umarsızlıklarını anlattıkça Ona gerekli onun umutlarını yenileyecek, daha somut çözümler bulmak zorlaşıyordu...
_Seni de yoruyorum, senin de canını sıkıyorum değil mi? deyince...
Hayır desem de içimde, yüreğimde bi ağırlık, kara yağmur bulutlarının toplandığını,
gücümün tükendiğini duyumsuyordum.
Onun onca kırıklıklarına bi sözle, bi davranışla yeni bi kırgınlık eklemek istemediğimden, kendi dayanma gücümü zorluyordum, sıfırlayana dek...
Ve bi gün __Bu gün gazete de ne okudum biliyor musun? diye başladım söze...
Gülümseyerek... Hani muzipçe bi şeyler anlatacakmışcasına...
Gülümsediğini görünce,sürdürdüm sözümü....
"Sürekli yakınan, sürekli ağlamaklı, sürekli eskide kalanları anlatanlar onu dinleyenlerin de güçlerini tüketirler,
yaşam sevinçlerine nedenler ,umutlanacak yeni nedenler bulmak ve üleşmektir arttırır gücümüzü"
diyordu yazıda... Tümcem biter bitmez gözlerine baktım, tepkisini görmek için...
_Doğru...
Özür dilerim, seni de çok daralttım...
Yoruldun benimle...
Eyvah, eyvah!!! kırdım onu.. Al bi keşke daha...
Söylemeseydim keşke...
Gülümsedi, ayağa kalktı...
Boşverrrr dedi elini sallayıp, hadi yürüyelim uzun uzun....
Temiz hava iyi gelir ikimize de...
Sevindim,çok sevindim...
Ama bir hafta olmadan, aynı ağlamaklı, aynı keşkelerle geldi, anlattı yine
benim kere kere dinleyip bellediklerimi...
Olanca sevgimle dayandım, daha çok kırılmasına katlanamadığımdan...
Ve başka bi kente taşındılar bir süre sonra. Telefonla görüştük yalnızca...
Geçen yıl bi yakınına gelmiş, yolda karşılaştık.
Sevindim , sevindi görüşünce. Ama...
_Parkinson hastalığına yakalandım dedi, konuşması, adım atışı yavaşlamış...
Gözlerimin dolduğunu görmesin diye zorla yutkunup,
_Sonra görüşelim, ben seni ararım, acele bi sözüm var birine yetişmem gerek" diye koşar adım ayrıldım Ondan...
Gözyaşlarım aceleyle sildikçe,durmaksızıni bi yenisine engel olamadan akıyordu... Olanca gücümle yürüdüm. yürüdüm, nereye gideceğimi düşünmeden......
Keşkelerime bi sürü keşke daha eklendi işte...
Keşke karşılaşmasaydım, keşke Onu öylesine bitkin, öylesine yaşamdan koca bi tokat yemiş, yenilmiş görmeseydim ...Keşke....
|