Konu: Kanser
View Single Post
Eski 16-01-2010, 15:01   #270
Sarıcan
Ağaç Dostu
 
Sarıcan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2008
Şehir: Küçükyalı-ISTANBUL
Mesajlar: 1,498
Sevgili Arkadaşlar,

Konu başlığı tam 269 sayfa olmuş. Üşenmeyip hepsini okumaya çalıştım. Tam bir korku filmi senaryosu gibi. Bu senaryoya karşı insanın bu psikolojik gerginliğe dayanamayıp yaşamaktan vazgeçesi geliyor. Yasaklar, yasaklar, yasaklar... Yaşamak nerede kaldı? Bence okuduğum bunca mesajdan aklımda kalan bir kaç şeyi özetliyeyim.

Birincisi hasta yakınlarının moral güç olarak sağlam durması. Buna en iyi örnek Sn. Susam olmuş.

İkincisi hastanın moral olarak sağlam durması. Buna Sn. Şeref bir örnek olmuş. Kişinin hastalığını bilip, onu yenmek için yaşamla olan bağını koparmadan sevdiği veya inandığı ne varsa onlardan da moral güç alarak ayakta kalması.

Üçüncüsü tedavi için yola çıktığınız doktorunuza güven duyabilmeniz veya benim gibi karşınıza gerçekten mesleğini seven ve kanseri bir sömürü aracı olarak görmeyen doktorlar çıkması. Bu konuda çok kötü örnekleri de yaşıyoruz. Bu yüzden teşhisi koyandan, ameliyatı yapana kadar bütün doktorlarımı sevgi ile anıyorum.

Dördüncüsü ise paniğe kapılmamak ve her türlü bilgi kirliliğinden arınıp kendinize en uygun beslenme metodunu seçip fazlada abartmadan günlük yaşamınıza sağlıklı günlerinizde olduğu gibi devam etmek.

Bu konuda sağlıklı örnek veremiyorum çünki acayip bir panik havası içinde, yüzlerce belki binlerce kimyasal isimleriyle dolu neredeyse 30-40 sayfalık bir yasaklar listesi yanında ve üreticilerin okunmasın diye ambalajın üzerine özellikle en küçük puntolarla yazdıkları içindekiler kısmını okumak için elinde büyüteçle market rafları arasında dolaşan paranoyaklar ordusuna dönmek üzereyiz. Bu listelerle bırakın kanserli insanları, kanser olmayanlar bile paranoyak olur.

Yazılan veya internet üzerinden dağılan binlerce elektronik postanın herbirine takılıp ciddiye alırsanız yaşamak için zamanınız kalmayacak bunu bilesiniz. Yazılan sayfalarda bir örnek varki 3 mesajda konu olmuş ve üzerinde ciddi bir yorum yapılmamış. Hatta birinci mesaja yazılan antitez ikinci mesaj hiç okunmamış veya yorumlanmamış ki aynı mesaj ve yasaklar listesi tekrar gündeme getirilmiş.

Üşenmeyip bütün mesajları okumasam bende ya 4 nolu mesajın, ya da son okuduğum 256 nolu mesajın verdiği bilgiler dahilinde E330 geçen hiç bir ürüne el sürmeyecektim. Örneğin probiyotik ürünler, fermente ürünler faydalı denildiği halde içinde sitrik asit var diye turşu yemeyecektim.

Bu üç sayfanın linkini tekrar veriyorum. Çünki tartışılması lazım.

http://www.agaclar.net/forum/showpos...66&postcount=4
http://www.agaclar.net/forum/showpos...8&postcount=53
http://www.agaclar.net/forum/showpos...&postcount=256

Bu mesajları neden gündeme getirdim onuda söyliyeyim. Çünkü bu yasaklı maddeler listesi ve benzeri her gün posta kutunuza değişik kanallardan mutlaka ulaşmıştır.

Hele benim gibi birde kanseri yakından tanımış biri iseniz sizi seven bütün eş-dost ve arkadaş çevreniz sizi bilgi bombardımanına tutuyorlar. Kimseye kızamazsınız da. Çünki gönderilen her mail size olan sevginin, sizi koruma çabasının bir ürünüdür. Ama eğer dikkat etmezseniz sevdikleriniz tarafından psikolojisi bozulmuş bir paranoyağa dönebilirsiniz.

Şimdi nereden çıktı bu adam ahkam kesiyor diyenleriniz de olabilir onun için daha fazla uzatmadan kendi durumumu da açıklayayım. 2002 yılında sigarayı bırakmama rağmen o beni bırakmadı ve 2004 yılında akciğer kanseri olduğumu öğrendim. Çeşitli tetkiklerden sonra tıp literatürüne geçecek şekilde her iki ciğerde metastaz yapmamış iki ayrı kanser hücresi ile tanışmış oldum.

Evet yanlış duymadınız, sağ akciğerde squamoz, sol akciğerde adeno carsinom denilen iki ayrı hücre. Birisi sağ akciğerin orta bölümünde yerleştiği için alt lobu tamamen söndürmüş iki illet birden ve ben bugün hala hayattayım. Şu anda 5,5 yaşındayım diyorum ve ikinci şansımı hiçte kendimi sıkıntıya sokmadan, sağlıklı günlerimden daha stressiz ve paniksiz yaşamaya çalışıyorum.

Panik yok. Elbette kendimize, çevreye ve daha doğrusu yaşama daha sorumlu gözlerle bakacağız. Sadece kendimiz için değil, gelecek nesiller için neler yapıyoruz ona da dikkat edeceğiz ama panik içinde hastalık hastası olarakta yaşamayacağız. Gelen her bilgiyi hemen kabullenmeden önce çeşitli kanallardan doğrulamaya çalışalım.

Yaşayarak tecrübe ettiğiniz size zarar verebilecek şeylerden elbette uzak duracaksınız. (Örneğin sigara, cola, radyasyon, kansorejen etkisi ispatlanmış kimyasal maddeler (asbest, trikloretilen vb.)) Ama okuduğunuz her şeyi de sorgulayacaksınız.

Örnek olsun diye soruyorum, organik ürün deyince ne anlıyorsunuz? Tamamen geleneksel yöntemlerle üretilen ürünler midir? Yoksa modern üretim teknikleri ile üretimiş fakat çevresel kirlilikten payını almamış ürünler midir? Ben her ikisinide gönül rahatlığı içinde tüketin diyorum. Eğer sadece birincil metodla üretilmiş ürün ararsanız biliniz ki aç kalırsınız.

Kanseri yenmenin ve sağlıklı yaşamanın ilk şartının moral olduğunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Herkese yaşam sevgisi dolu sağlıklı güzel günler diliyorum.

Sarıcan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön