View Single Post
Eski 29-12-2009, 01:55   #234
Halil Önen
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Halil Önen Mesajı Göster
Kan:

Ve hiç bir şey onun gibi lekeleyemez...
Bu sözün açıklanması gerektiği konusu doğrudur.

Avcılığın ahlaki yönünün derinlerine inmek, kan ve ölüm sorununa geldiğinde adeta olanaksızlaşıyor.

Ancak avcılığın en eleştirel yönünüde bu oluşturuyor.Avcılık uğraşının en kısa an' ı ve en önemli tarafı.

Haklı olarak Sn gece'nin dediği gibi avcılığın bu yönü gizlenirse avcının bohcacıdan farkı kalamazdı.

Ayrıca avcılığı düzmece kutsallığa boğan avcı durumuna da düşerdik.

Dr. John Izzo '' Ölmeden önce keşfetmemiz gereken 5 sır '' isimli kitabında; '' ölmek ve ölüm gibi kelimeleri sevmeyiz. Gençken, ölümün uzakta olduğunu hissederiz fakat her yaşta insanlar bize bir hatırlatmada bulunur. Her zaman yanımızdadır ve bize hayatımıza devam etmemizi hatırlatır'' der.

Sokakta kavga eden iki kişinin kana bulanmış suratlarını gördüğümüzde içimizde bir huzursuzluk yaratır.

Acıma hissetmemiz gerekirken kanla lekelenmiş görüntüleri karşısında yoğun ve farklı bir tiksinti duyarız.

Sanki yüzleri iğrenç biçimde lekelenmiştir. Kan onların yüzlerini lekelemekle kalmamış, onları kirletmiştir.

Adeta aşağılamış düşük bir düzeye indirmiştir.

Postunun orası burası kana bulanmış hayvanın başında duran avcı da buna benzer bir duygu yaşar.

Bu ahlak çizgisinin ötesinde ve ondan daha derinde bir şeydir.

Kan döküldüğü yerde _ ister canlı olsun ister cansız_ alçaltıcı bir
görüntü verir.

Kanla ıslanan toprak da lanetlenmiş sayılır.

İşte bu kan'ın korkutan gizemidir.

Daha ileri gidersek, gövdenin içinde saklı ve gizemli şekilde akıp duran _ durması gereken _ yaşamı taşıyan ve simgeleyen sıvı dökülüp saçıldığıda ve içindeki içerik dışa çıktığında Doğa' ya karşı kökten hatalı bir suç işlenmiş görünür.

Fakat ölümde tam budur.

Zira kadavra, mahremiyetini yitirmiş, artık kimsenin gizlenmediği bir saf maddeye dönüşmüştür.

Ancak kan kendini sunmakta devam ederse, oluk oluk boşalmaya devam ederse tam tersi bir etki yaratır.

İnsanı ve hayvanı da sarhoş eder., heyecanlandırır. Geçmişte Arenalara koşan halk böyleydi. Gladyatörlerin, hayvanların, boğaların _ ki bu gün hala İspanya' da sürüyor_ kanı insanda sersemletici bir etki yaratır.

Aynı şekilde savaşta her zaman bir çılgınlığa dönüşür.

Kanda benzeri olmayan çıldırtıcı bir güç saklıdır.

Ancak bu anlatılan kanlı sahneleri avcıların çok az bir kısmı yaşar. Onlarda trofe yani büyük baş avcılarıdır.

Keklik, üveyik, sülün, bıldırcın v.b kuş avlarında bu kanlı sahneler yaşanmaz. Saçmanın felç eden öldürüçü gücü dış kanamalara yol açmaz.

Burada ahlaki durumu büsbütün arttıran daha karmaşık bir olay daha söz konusudur ki, oda öldürmek zorunda kalmak.

Bazen düşmanı, sapığı ya da suçluyu öldürmek kaçınılmaz olur. Bu durum her insanın başına gelebilir. Öldürmekten başka seçeneğin olmaması... ölümü oluşturmak ve biçimlendirmek zorunda kalmak...

Bu durumda ölüm için feci dendiğini zaman çok az şey söylenmiş olur. Çünkü genelde tüm sıfatlar gibi bu sözcükte hiç bir şeyi çözemez.

Öte yandan bazı hayvanlara bazı özel günlerde gösterilen en büyük kutsal saygının, onları belirli yollarla ve törenlerle öldürmek olduğu konusunda da hiç bir şey söylenmiş değildir.

Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön