Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Halil Önen
Kan:
Ve hiç bir şey onun gibi lekeleyemez...
|
Bu sözün açıklanması gerektiği konusu doğrudur.
Avcılığın
ahlaki yönünün derinlerine inmek,
kan ve
ölüm sorununa geldiğinde adeta olanaksızlaşıyor.
Ancak avcılığın en
eleştirel yönünüde bu oluşturuyor.Avcılık uğraşının en kısa
an' ı ve en önemli tarafı.
Haklı olarak Sn
gece'nin dediği gibi avcılığın bu yönü gizlenirse avcının bohcacıdan farkı kalamazdı.
Ayrıca avcılığı düzmece
kutsallığa boğan avcı durumuna da düşerdik.
Dr. John Izzo ''
Ölmeden önce keşfetmemiz gereken 5 sır '' isimli kitabında; ''
ölmek ve
ölüm gibi kelimeleri
sevmeyiz. Gençken, ölümün uzakta olduğunu hissederiz fakat her yaşta insanlar bize bir hatırlatmada bulunur. Her zaman yanımızdadır ve bize hayatımıza devam etmemizi hatırlatır'' der.
Sokakta kavga eden iki kişinin
kana bulanmış
suratlarını gördüğümüzde içimizde bir
huzursuzluk yaratır.
Acıma hissetmemiz gerekirken kanla lekelenmiş görüntüleri karşısında yoğun ve farklı bir
tiksinti duyarız.
Sanki yüzleri iğrenç biçimde lekelenmiştir. Kan onların yüzlerini lekelemekle kalmamış, onları kirletmiştir.
Adeta aşağılamış düşük bir düzeye indirmiştir.
Postunun orası burası kana bulanmış hayvanın başında duran
avcı da buna
benzer bir
duygu yaşar.
Bu ahlak çizgisinin ötesinde ve ondan daha derinde bir şeydir.
Kan döküldüğü yerde _ ister canlı olsun ister cansız_
alçaltıcı bir
görüntü verir.
Kanla ıslanan toprak da lanetlenmiş sayılır.
İşte bu
kan'ın
korkutan gizemidir.
Daha ileri gidersek, gövdenin içinde saklı ve gizemli şekilde akıp duran _
durması gereken _ yaşamı taşıyan ve simgeleyen sıvı dökülüp saçıldığıda ve içindeki içerik dışa çıktığında
Doğa' ya karşı
kökten hatalı bir
suç işlenmiş görünür.
Fakat ölümde tam budur.
Zira kadavra, mahremiyetini yitirmiş, artık kimsenin gizlenmediği bir saf maddeye dönüşmüştür.
Ancak
kan kendini sunmakta devam ederse, oluk oluk boşalmaya devam ederse
tam tersi bir etki yaratır.
İnsanı ve hayvanı da
sarhoş eder., heyecanlandırır. Geçmişte
Arenalara koşan halk böyleydi. Gladyatörlerin, hayvanların, boğaların _
ki bu gün hala İspanya' da sürüyor_ kanı insanda
sersemletici bir etki yaratır.
Aynı şekilde savaşta her zaman bir çılgınlığa dönüşür.
Kanda benzeri olmayan
çıldırtıcı bir güç saklıdır.
Ancak bu anlatılan kanlı sahneleri avcıların
çok az bir kısmı yaşar. Onlarda
trofe yani büyük baş avcılarıdır.
Keklik, üveyik, sülün, bıldırcın v.b kuş avlarında bu kanlı sahneler yaşanmaz. Saçmanın felç eden öldürüçü gücü dış kanamalara yol açmaz.
Burada ahlaki durumu büsbütün arttıran daha karmaşık bir olay daha söz konusudur ki, oda
öldürmek zorunda kalmak.
Bazen
düşmanı,
sapığı ya da
suçluyu öldürmek
kaçınılmaz olur. Bu durum her insanın başına gelebilir. Öldürmekten başka seçeneğin olmaması...
ölümü oluşturmak ve biçimlendirmek zorunda kalmak...
Bu durumda ölüm için
feci dendiğini zaman çok az şey söylenmiş olur. Çünkü genelde tüm sıfatlar gibi bu sözcükte
hiç bir şeyi çözemez.
Öte yandan bazı hayvanlara bazı özel günlerde gösterilen en büyük kutsal saygının, onları belirli yollarla ve törenlerle öldürmek olduğu konusunda da hiç bir şey söylenmiş değildir.