Sn.Oğuz Karsan,
Haklısınız, sadece GDO konusunda değil, pek çok konuda bilgi kirliliği var. Toplum çok büyük bir oranda doğru bilgiyi net olarak alamıyor. Aslında doğru bilgi de veriliyor. Fakat o kadar çok her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ki, doğru olan bilgi doğru olmayanların arasında kayboluyor.
GDO özeline dönersek, toplumun bu konuyla kitlesel olarak ilk karşılaşması, yönetmeliğin çıkışını takip eden günlerde basında yazılanlar ve yapılan televizyon programları oldu. Bunlardan birini başından sonuna kadar izlemiştim. Hatta birini izlerken internet günlüğümüzde bir yazı yazmaktaydım. Bir an kendimi izlediklerimi
naklen yazarken buldum. Bir - iki saatlik programda GDO doğru olarak da anlatıldı, ama konuşanların bazıları GDO taraftarıydı ve tamamen çarpıtarak anlattılar. Toplum da bunu izledi. Peki sonunda ne öğrenildi? "
GDO diye bir şey var, bu iyi bir şeye benzemiyor. Tarım ürünlerinde oluyor." Hepsi buydu. Burada kimseyi suçlamamak gerek. Orada konuşanlar, olayı kendi açılarından anlatıp tartıştılar. GDO'ya karşı olan katılımcılar kadar GDO iyidir diyenler de kendi açılarından fikirlerini söylediler. Ne var ki, taraflar bilimsel doğrulardan hareket edip toplumun GDO'yu doğru değerlendirmesine müsaade etmeyecek çelişkili şeyler söylediler. Hatta, bir ilahiyat profosörünü de dini açıdan GDO'ları değerlendirsin diye bile çağırmışlardı. Adam, konunun ne olduğundan o kadar uzaktı ki, saçma sapan şeyler söyleyip laf çevirdi. Oysa konuyu biliyor olsaydı söyleyebileceği çok net şeyler vardı. Tam bir kaos yani.
Bu yaklaşım her şeyde geçerli. O zaman da sonucunda buyük bir kafa karışıklığı doğuyor. Toplum, doğru bilgi ile doğru olmayanı ayırd edemez hale geliyor. Toplumun çok küçük bir kesimi ise, özellikle de yabancı kaynaklardan araştırma yapma imkanına sahip olanlar, konuyu merak da etmişlerse biraz araştırıp gerçeğe ulaşabiliyorlar. Ancak bu çok marjinal kalıyor.
O programda, insanlar konuşurken arka plandaki büyük ekranda sürekli domates, hıyar
vb. sebzeleri gösterip durdular. İnsanlar konuşmalardan net bir anlam çıkaramadılar ama, görsel hafızalarına bu sebzeler kazındı. Takip eden günlerde zerzevat satışları bıçak gibi kesildi. Oysa o sebzelerin GDO tartışmasıyla hiç mi hiç alakası yoktu.
Tuhaf bir durum. Adına ister toplum psikolojisi deyin, ister sosyal mühendislik deyin. Bir toplumu kışkırtmak, aslında doğru cümlelerle yanlış anlaşılmasını sağlamak, başka şey söyleyip başka izlenim yaratmak vs. o kadar kolay ki. Yapılan da budur. Dikkat edin, bu sadece GDO konusunda değil, hemen her konuda böyle. İnsanlık tarihi, küçük ya da büyük böyle milyonlarca örnekle doludur.
Sn.Şahin05,
Sanıyorum yukarıdaki paragraflar sizin yanlış anlama şeklinizin de bir ifadesi olmuştur. Anlattığım sebeplerden dolayı bu doğal bir durum. Ama, yine toplumun marjinal kesiminden olarak ağaçlar.net'desiniz. Dahası cesaretle ne anladığınızı ifade ettiniz. Böylece bunları yazma, konuşma, fırsatı bulduk. Eminim, yapılan yayınlardan dolayı aklında sizin ilk düşündüklerinize benzer şeyler olan çok kişi vardır. Onlar için de bu başlık belki biraz toparlayıcı olur.
GDO konusuna daha detaylı dalayım derseniz pek çok kaynak var. Yine geçenlerde bu konuyu biraz toparlayalım diye internet günlüğünde bir yazı yazmıştık.
O yazıda verdiğimiz kaynakların bazıları Türkçe ve gerçekten öğretici. Fırsat bulur da bakabilirseniz eminim yararlı olur.