Alıntı:
Bir de şöyle düşünelim. Diyelim ki, danıştay veya başka yetkili bir kurum hızlıca bir yargıya vardı, yönetmeliği iptal etti, ertesi gün resmi gazetede yayınladı. Bir sonraki gün ne olacak? GDO istemeyen bizler mutlu, mesut, memnun olup kendimizi ve ailelerimizi güvende hissedecek miyiz?
|
16 Kasım günü böyle yazmışım. Danıştaya davayı açan kimdi, neyi savunuyordu bilmiyorum. Karşı çıkmak adına en çok sesi çıkanlar GDO karşıtlarıydı. Bu davayı da en çok GDO karşıtları desteklediler. Belki davayı açanlar da GDO karşıtıydı, ya da kendilerini öyle sanıyorlardı. İşin ilginç tarafı, ağaçlar.net başlıklarında okuyup yazanların da çoğunlukla GDO karşıtı olduklarını var sayarsak, gözlemlediğim kadarıyla ilk çıkan yönetmeliğe karşı yoğun bir tepki vardı.
Bir anlamda sosyal bir durumla karşı karşıyayız. Bakanlık, bir şekilde bir yönetmelik çıkardı. Pek çok eksiğine rağmen bu yönetmelik GDO'lu ürün girişini ciddi bir şekilde engelliyordu. GDO'lu ürün girişinin gerektirdiği şartlar, gerek şartların ağırlığından gerek devlet kurumlarının henüz buna göre organize olmamış olmasından pratik olarak GDO'lu ürün girişini engelliyordu. GDO karşıtları öyle karşı çıktılar ki, GDO ithalatçıları ve taraftarlarının hiç bir şey yapmasına lüzum kalmadı. Önce yönetmelik değişti. Değişimi yorumlamakta güçlük çekiyordum. Etiket vs. derken 2010'un filan tarihine kadar her şey serbest kaldı. Şimdi de Danıştay eliyle tümden serbest. Bir daha yasa ya da yönetmelik çıkacağını sanmam. Çıkarsa da ülkedeki tüm GDO depoları dolduktan sonra çıkar. Zaten pek çok çiftçimiz de GDO'lu tohum meraklısı çıktı. Bu tohumlar bir kere girdikten sonra zaten tüm tarım alanları kontamine olacak.
Ne diyeyim. Allah akıl fikir versin. Aklıma çok şey geliyor da burada yazmam uygun kaçmayacak.