"Fahriye Abla" için benden de bir katkı:
Fahriye Abla Dıranas'ın övündüğü şiirlerinden biri değildir. Daha çok emek verdiği,üstünde üç yıl gibi uzun bir süre çalıştığı şiirlerin önüne geçmesinden, bunca ünlü olmasından dolayı öfkelenirmiş.
MEB için yazdığım senaryoda kullandığım bir alıntıyı sizlerle paylaşmak isterim.Fethi Naci’nin Eleştiri Günlüğü’nden aldım bu yazıyı. Yazar İzmir’de bir kitap fuarındaki izlenimlerini anlatır yazısında. Aklına takılan bir düşünceyi okuruyla paylaşır: "Ahmet Muhip Dıranas Fahriye Abla’yı neden bir Erzincanlıyla evlendirmiştir?"
“Kitap Fuarından çıkıyoruz. Büyük Yamanlar’a ve Karagöl’e doğru yola çıkıyoruz. Birden Fahriye Abla’nın iki dizesi takılıyor dilime:
Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
Niçin “Erzincanlıya” varmış Fahriye Abla? Nedeni açık: “Delikanlı” sözcüğüne kafiye bulmak zorunluluğu! Başka kime varabilirdi Fahriye Abla? O şiirin yazıldığı yıllarda Adıyaman diye bir il olmadığına göre ancak bir Vanlıya! Vanlının başına iki heceli bir sıfat bulunca 13 hece tamamlanıyor: Yaşlı Vanlı, zengin Vanlı, sarhoş Vanlı...
Ahmet Muhip Dıranas, sıfatlarla uğraşmamak için Fahriye Abla’yı Erzincanlıya vermiş. Böylece edebiyatımızda ilk kez bir kadın, kafiye yüzünden, bir Erzincanlıyla evlenmek zorunda kalıyor.”
|