Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hassoman
Elindeki nesne kullanana göre değişir.
[ - Kimi erdem, ahlak, onur için kullanır
- Kimi ahlaksızca ve rezilce kullanır vs vs vs...
|
Evet, fotoğrafla avlanmak incelik değil şekiciliktir ve aynı zamanda da avlanmanını özüne aykırıdır.
Bir canlıyı öldürmenin diğer bir canlıya zevk verdiği tek tek normal durum alan avcılığın ahlaki yönünün derinliklerine inmenin olanaksızlığı, özellikle ölüm sorununa geldiğinde çok daha karmaşık sorularla karşılaşıyoruz.
Ancak, bir şeyin yapılması gerektiği şekilde yapmaya çalışırken_ ki ahlak budur_ belirli bir çizginin ötesinde kapris ya da saplantılarımızın gerekli olduğuna inanmaya başlarız.
Ve işte o zaman yeni bir ahlaksızlığın, hatta en kötüsünün içinde buluruz kendimizi; Bir şeyin yapılması için gereken koşullar bilmemek;
insanın yüce ve kahredici gururu, arzularına gem vurulmasını kabul etmiyerek gerçeğin bu arzulara karşı koyacak yapıdan yoksun olduğunu sanır. Günahların en kötüsüdür bu ve arzunun içeriği iyi mi kötü mü, önemini tümüyle yitirir.
Her istediğinizi yapabileceğinize inanıyorsanız _ ki bu iyiliklerin en yücesiyse bile_ onmayacak bir canisiniz demektir. Olması gerekenden fazla ilgilenmek, ancak olana karşı duyulan saygının tüketilmiş olduğu durumlarda bir önem kazanır. Bunu Hindlinin örneğinde görüyoruz.
Kusura bakma sevgili hassoman ama, fotoğrafla avlanmanın saçmalığı _ ki İngiliz buluşudur_ özünde hiçbir kayda değer nitelik olmadığından, buna iyi bir örnek oluşturmamaktadır.
Bir insan avlanmayı terk edebilir, ancak kişi avlanıyorsa bunun gerektiği temel '' zorunlulukları '' kabullenmek durmundadır.
Aksi halde avlanmanını ruhu ortadan kalkar.
Av hayvanının alt edilmesinde ve ele geçirilmesindeki dram ve genelde her şeyden çok ölümün yarattığı trajedi, avcının ilgisini bu beklentiye yoğunlaştırarak o ana kadar göstermiş çabalara da gereklilik kazandırır; Hayvanın öfkesiyle sert yüzleşme (trofe avı), onun enerjik savunmasıyla uğraşma, kan görmenin yarattığı çılgınlık noktası ve hatta avcının vicdanını kemiren suçluluk endişeşi;
bunlar olmaksızın avlanmanını özü kaybolur.
Hayvanın davranışı bütün ilhamını yaşamının tehlikede olması kanısından almaktadır.
Ancak olay tamamen uydurmacadan ibaretse, onun yalnızca fotoğrafı çekileçekse, avlanma bir saçmalığa dönüşür ve avcılığın o kendine özgü gerilimi buharlaşıp yok olur.
Av hayvanının yerine yalnızca bir görüntü olan fotoğraf alırsa, avlanma olayı ışık oyunundan öteye geçmez.
Sevgili hassoman, şayet fotoğraf makinası güzel bir kızın_ yukarıdaki resimde olduğu gibi_ karla örülü bir yamacın, piza kulesinin ya da Einştein' in saçlarının resmini çekmek için kullanılıyorsa buna diyeceğimiz yoktur.
Ama oramanda ağaçların altındaki toprağı burnuyla kazarak yemlenen dost yaban domuzu için umutsuz bir biçimde yetersiz kalır.
Buradaki şekilcilik av hayvanını tamamen eşit bir yaratık kabul etmektir.
Oysa avcılığı spor olarak bir düzen getirilip yönlendiren o kaçınılmaz eşitsizlik faktörünü kabul etmek bana daha ince bir gerçeklik gibi geliyor.
Her hayvan bir diğer hayvana kıyasla onun ya altıda ya da üstünde bir konumdadır. Tam anlamıyla eşitlik anormaldir ve olası değildir.
Rastlantıya bağlı konularda mükemmelik aranmamalıdır; çünkü bu boyutta belirlenmiş hiçbir ölçü, orantı ya da sınır yoktur.
Her şey sonsuza ve dev boyutlarda uzanır, en abartılı olanı bile bir diğerini aşıp geçebilir.
İngilizler silahı fotoğraf makinasıyla değiştirerek herhalde duyarlılığın en üst düzeyine ulaştıklarına inanmaktadırlar.
Avcılıkta ahlak sorununu hesaba katma zorunluluğu olsa da bütün bir çözüme ulaşmış değildir. Ben feylezofları ve felsefelerine güçüm yettiğince baktım, isterseniz sizde bakın, avcılık konusunda ahlaki kusursuzluğa ulaşmak bir parçacık bile mümkün olmamış. Ona bakarsan aslında hiçbir şeyde mükemmelik gerçekleşmemiş.
Bu anlamda avcılıkta ahlak açısından elde edilen başarıyı küçümsemeyiz.
Dolayısıyla biz avclılar, fotoğrafla avlanmaya karşı çıkmaz zorundayız, çünkü bu bir gelişme değil, aksine bir sapmadır ve erdemlik taslanan hiçte hoş olmayan bir ahlak tarzıdır.
Evet sevgili hassoman, gerçek anlamda incelik eşit olmayan iki canlı arasında bir çatışma dediğimiz avcılığın gerçeğini bir bütün olarak korunmalı_ hatta avcıları koruma altına almalı_ onun öz yapısına dokunulmamalıdır.
İnsanın özen göstermesi gereken gerçek husus av hayvanını kendisine eşit kılmak için çaba göstermek değil_ bu budalaca bir ütopyadır_ aksine üstünlüğünün fazlasını gidermeye çalışmak olmalıdır.
Avcılık alt konumdaki bir türün üstün bir türe karşı özgür müçadelesidir. Bir inceliğe kalkışmak ise bu noktada gereklidir. İnsan hayvana ' handikap ' vermelidir ki, onu hayali bir eşitlik taslamadan mümkün olduğunca kendi düzeyine yakınlaşabilsin.
Hadi bir an için bu eşitliliğin var olduğunu düşünelim, o zaman av gerçeğini ortadan kaldırmış olmuyor muyuz?
Fotoğrafik avlanmaya karşı olmanın en büyük nedeni; yukarıda sözü geçen bölük_pörcük içgüdümüz aldatılmakta, ve alaya alınamaktadır.
Bu tür avcılık aslında idealist ve Plotoncu düzeyde avlanmaktır.
Plotonculuk ise yapmacık bir mükemmeliyetci geleneği simgelemiyor mu?
Saygılar, rast gele