Eve gelen misafirlere neyse diyodum, fakat kuzenlerimin -ya neden kaktüs, dikeni batıyor, doya doya dokunup ilgilenilmiyor, birde çiçek açacak diye bekliyosun yıllarca... Diyorlardı. İzah etmeye çalıştım aşkımı, sevgimi -manyakmısın kızım sen. dediler. 4.tekilkişi arkadaşımın dediği gibi, dışardaki kırıkları onlardan başka kim süpürüyorki usanmadan. Zaman olup ağladığında gözyaşlarını kim siliyor hemde arkandan gülüp alay etmeden. Birde bazen, insanız dertleşmeye ihtiyacımız var, adını dost dediğimiz insanlara, bugün dediğimizi yarın duyuyoruz başka yerden. Hangi dikenli kaktüs yaymış ortalığa, ona verdiğimimiz sırrımızı ve ya anlattığımız derdimizii. Öyle değilmi ama arkadaşlar... Hangimizin çok sululuğa tahammülü varki, kartalpin arkadaşımızın dediği gibi.... Onlar bize hiç sululuk yapmıyolar hoş bizdende sululuk istemiyolar. Aslında tek talepleri. Bırak beni aydınlık bir yere ben seni gece gündüz dinlerim usanmam, yapabileceğim ne varsa yaparım, belki konuşamam ama, zaten anlaşmak için konuşmak tek şart değilki, sana bakıyorum gülüyorum yetmezmi.....Böyle mükemmel bir dosta sığınmak manyaklıksa eğer ben dünyanın en manyak insanıyım.... Hem onlar varsın anlamasınlar, siz neden kaktüs ama sorusunun cevabını iyi biliyorsunuz arkadaşlar. Birde şu çiçek meselesi var. Onun açmasını beklemek içimizdeki sabırdan başka birşey beğil aslında... sanki insanlar sabırla birşeyler beklemiyorlar ha bugün ha yarın diye. Zaman oluyor hemen, zaman oluyor yıllarca bekliryosunda olmuyor bazı şeyler... Benim için çok önemli dediğim birşeyi tam dokuz yıldır bekliyorum, hala şafak karanlık...Halbuki üstüne ne kaktüslerim açtı soldu.... Neyse derinlere dalıyorum. İşin aslı şu ki benim kaktüslerim hiç solmuyorlar. Heran açmış duruyorlar. İllaki renginin pembe, kırmızı,tuncu ve ya beyaz olması şart değil. Benim kaktüsüm yeşil açıyor ve hergün her mevsim açık durumdalar...hoşçakalın....
|