Vildan Hanım, biz hayatımızda ilk kez akrep gördüğümüz için, çok korktuk ne yalan söyleyeyim.

Ama kime anlatsak akrep maceramızı, gülüyorlar, meğer herkesin yaşadığı hatta alıştığı bir durummuş.
Hatta boğazda çok oluyormuş ama zehirli tür değillermiş.
Cumartesi gece yarısı 2 gibi Dumanın acaip hareketler yapmasıyla, çok huylandım, acaba bir şeylerle akrep taşımış mıyızdır diye içimden geçirirken, Tv de Okan Bayülgen, bahçede baktğı bir kedinin onlara akrep taşıdığından bahsetmesin mi? Pes yani bu kadar olur dedim.

Sonra devam etti, " Evinizde akrep görürseniz sakın öldürmeyin, ailelerine çok bağlılardır, geri dönmeynce ailesi aramaya çıkarmış" demesin mi? İyiki ertesi gece nöbet tutmuşum dedim zira bizim akrebin üzerine sifonu çekmişti eşim.

Programda konuk bayan da Fethiye'de bir tatil köyünde yataklarının altından çıkan minik fareyi anlattı üzerine. Demek her yerde yaşanabiliyormuş ama biz hepsini bir geceye sığdırınca fazla geldi.
Sonra ertesi gün İngilizce öğretmeni arkadaşım, Yeniköydeki okullarının bahçesinde çok akrep gördüklerinden, çocukları uyarmalarına rağmen hayvanları kıstırdıklarından bahsetmesin mi?
Pes yani dedim, ben unutmaya çalıştıkça üzerime üzerime geliyor.
Zehirsiz türleri galiba kahverengi ve küçük oluyormuş, bizim gördüğümüz çok büyük ve simsiyahtı.
Halamı geçen yıl Çanakkale'de zeytin toplarken pantalonunun paçasından giren bir akrep sokmuş, zehirli değilmiş ama bacağı çok şişmiş ve bir haftadan fazla oldukça acı çekmiş.
Vildan Hanım, siz de biliyorsunuz zaten muhteşem güzellikte yerler. Yağmur, sel haberlerini duyunca, iyi ki Karadeniz turunu ertelemişiz dedik.