Çok bunalmıştım. Hatta hastalanmıştım.Dört duvar arasından kurtulamıyordum bir türlü. ARaba seslerinden, mazot kokusundan, yaşıtlarımın ahlaksız davranışlarda bulunmasından yanlızlıktan dolayı panik atak geçirmiştim. Dayanamıyordum artık çığlık çığlığa kalıyordum geceleri. Ailemin çaresiz bakışlarına takılıyordu hep gözlerim. Hem doğduğuma pişman olmuştum hem de büyüdüğüme. Çünkü küçülüyordum gün geçtikçe. 17 lik güzel bir kızken ilkokul çocuğuna dönmüştüm. Ne kafam kabul ediyordu yeni şeyleri ne de ben sabredebiliyordum. Gİtmek istiyordum; kaçıp gitmek bir dağ evine de olsa göçüp gitmek. Anne yeter artık bırakalım bu evi kaçalım gidelim buradan bu işkenceyi yaşamak istemiyorum artık, diye hıçkırıklara boğuluyordum. Krizler yüzünden onlarca ölümden döndüm. Ağlama krizleri panik atak krizleri okul, anlamadığım dersler...
Hepsi bitti. Ama ben de bittim. Bütün kış o kadar çok yıprandım ve o kadar çok kilo kaybettim ki toparlanmakta çok güçlük çekiyordum. İki hafta öncesine kadar her şey böyleydi...
Artık başka şehirde başka evde başka iklimdeyim. Balıkesir- Ayvalık ilçesinin Altınova beldesinde oturuyorum. Ekim ayındayız ve birkaç kere denize bile girdim. Hava o kadar temiz ki iştahım açılmaya başladı. Kendimi daha zinde hissediyorum. Yorgunluk diye bir şey kalmadı. Her yerde kuşlar ötüşüyor. O kadar güzelmiş ki dünya.
Size tavsiyem İstanbuldan kaçıp gidin başka yerlere. Bİr köye veya kasabaya. Ama şehre gitmeyin. Büyük Şehirler insanları oturdukları yerde yiyip yutuyorlar. Burada hayat çok ucuz. En azından insanları güler yüzlüler. Şimdilik bütün arkadaşlarım 50 yaş üstü emekliler ama hepsi beni çok seviyorlar. Hepsi bilinçli bir insan olduğumu söylüyorlar.Günler güzelleşiyor...
Düzenleyen bernacyhn : 18-12-2015 saat 20:06
|