View Single Post
Eski 12-10-2009, 18:46   #64
Oğuz Karsan
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Merhaba.

Aşağıdaki yazıda en çok değinilmesi gereken husus bence burası

Alıntı:
Ülkelerin yerel çeşitlerinin yok olmasına sebep olma gayreti, (GDO’lu tohumu satan firmaların ortakları sertifikalı üretim kandırmacası ile binlerce yıllık tohumlarımızın değil, kendi devşirdikleri tohumların kullanılmasını gerekli kılacak yasal düzenlemeler için destek (!) oluyorlar.)


Sn. imgelem, Bir hususu aydınlatmak için soruyorum. GDO'lu tohumlar ile Hibrit tohum arasında ne fark var? Sizin anlatımınızdan şunu anladım. Hibrit tohum Genetiğiyle oynanmamış tohum olmalıdır.. Aşağıdaki yazıda da ikisinin aynı zararlılıkta olmayabileceğine değinilmiş. Peki bundan nasıl emin olacağız?

Yani hibrit sandığımız tohumun geniyle de oynanmış olamaz mı? % 100 güvenlidir diyebilir miyiz? Veya geni ile oynanmışsa biz tüketici olarak bunu nasıl anlayabiliriz? Hibrit tohuma kefil olan bir kuruluş var mı?

Bu arada Sayın Kanat'ın yazısına ilave destek gelmiş. Onu da aktarıyorum.

Alıntı:
Sayın Kanat iyi günler,



Söyledikleriniz çok önemli bir konuya ait olduğu için ufak bir katkıda bulunmayı gerekli görüyorum.

Dünya’da ve Türkiye’de çoğu insan genleri değiştirilmiş tohumlara karşı çıkıyor. Bunda da çok haklılar. Çünkü insan ve çevre sağlığına olumsuz bir etkisi olmadığı sadece (GDO) Genleri Değiştirilmiş Organizmaların tohumlarını üreten firmalar ve GDO’lu gıdaya bilmeden destek çıkan birkaç fırsatçı tarafından savunuluyor ama,


1- Gelişmekte olan – ekonomisi doğrudan tarıma dayalı ülkeleri daha da yoksullaştıracak ve dışa bağımlı hale getirecek bir komplonun – biyolojik bir savaşın ilk adımı olması,

2- Toplu arı ölümleri gibi bir çok doğal dengesizliğin sebebi olması, (Der Spiegel dergisindeki makale örneği)

3- Avusturya ve Rusya’da fareler üzerinde yapılan deneylerde kesin olarak saptanan zararları,

4- Ülkelerin yerel çeşitlerinin yok olmasına sebep olma gayreti, (GDO’lu tohumu satan firmaların ortakları sertifikalı üretim kandırmacası ile binlerce yıllık tohumlarımızın değil, kendi devşirdikleri tohumların kullanılmasını gerekli kılacak yasal düzenlemeler için destek (!) oluyorlar.)

5- İnsan ve çevre sağlığına dair kanıtlanmış bir güvenliğinin kesinlikle olmaması,

6- GDO’lu tohum sayesinde ile daha az zirai ilaç kullanılacağı yalanı (arsızlaşan zararlılar ve daha çok zirai ilaç kullanım mecburiyeti…)

7- Türkiye özelinde GDO’lu mısır yüzünden sefalete sürüklenen pancar üreticileri ve ölüme terk edilen şeker fabrikalarımız.

8- GDO’lu mısırdan şeker üreten malum şirketin kanunlarımızı ve mahkemelerin kapatma kararlarını hiçe sayan doğa katliamı. Daha sonra da bu işletme için çıkarılan yasa ile birinci sınıf tarım arazilerinin talana açılması…

9- İçerisinde domuz, akrep, bakteri vs. geni olan bu domates, soya, mısır vb tohumların insanlara bilgi verilmeden sunulması ve bunun aslında yasalarımıza da uygun olmayışı,

10- Ülkelerin ve insanların onurlarının bazı global şirketlerin oyuncağı haline getirilmesi,

11- Sağlıklı, sürdürülebilir, patentli ve bize ait bir çok çeşidimizin idam fermanının onaylanması.. ve daha nice sayılabilir art niyet, aşağılık ilişkiler ağı GDO ile birlikte bu topraklara girmektedir.

Peki alternatifimiz yok mu? ****** var. Devletimizin bir çok kurumu ve o kurumlarda çalışan iyi niyetli, bilinçli, vatansever bir çok insan sürekli olarak yerel çeşitlerimizin geliştirilip patentinin alınması için gayret gösteriyor. Bir çok aydın çiftçimiz yerel çeşitlerini yabancı tohumlara ezdirtmemek için üretmeye devam ediyor.

Geçen katıldığım bir fuarda Sakarya Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü’nün geliştirdiği yerel mısır çeşitlerimizi gördüm. Her amaca uygun harika çeşitleri bulabilirsiniz orada ve daha nice araştırma enstitümüzde.

Hem daha ucuz, hem daha lezzetli hem de gerçekten sağlıklı. Ama arkalarında global sermayenin reklam ve satış desteği yok. Çalışanlarının azmi ile yürüyor işler.

Bir de mailinizde intihar eden tohum diye özetlediğimiz konuya değinmişsiniz, evet GDO’lu tohumlar sürekli tohum satma gayreti içerisindeki kapitalist sistem ağabeyleri tarafından üretiliyor ve ürününüzden tohumluk alamıyorsunuz. Ancak bu noktada şöyle bir durum var, bazen ar-ge çalışmalarında elde edilen hibrit tohumların da mahsülünden üretim yapamazsınız. Ancak bunların tamamı GDO’lu değildir. Yani hibrit veya melez çeşitler için sağlıksız demek doğru olmaz. Çünkü doğada olabilecek şekilde bir üretim ile elde edilmişlerdir. Ve doğada çeşitler arasında eşleşme olabilmektedir.

Genleri oynanmış – değiştirilmiş tohumları üreten ve satan firmaları, bunların çarpık ilişkilerini internette biraz araştırarak bulabilirsiniz.

Özetle, GDO, kapitalizmin ürettiği yeni nesil bir silahtır. Para getirir ve bunu tüketen insanlara, doğaya “yeniden sağlık kazandırmayı” zorunlu kılar, bu da yeniden para getirir. Yani; önce boz, sonra tedavi etmek için para iste. Bilgisayar virüsü üret sonra da anti-virüs yazılımı sat. Önce GDO’ları sat (nasıl olsa üretimini bir tek “sözüm ona” çok gelişmiş ülkeler yapıyor..) sonra da kanser ilaçları sat. Çünkü kanser ilacı da aynı kansızların tekelinde. Adamlar dünyada az görülen kanser türlerinin ilaçlarını üretimden kaldırıyor. Karlılığı az diye..

Siz bunların iyi niyetli olduklarını falan mı düşünüyorsunuz?

Lütfen hala güzel yurdumun hala güzel insanları bu tuzaklara kanmasınlar. Bizler bu dünyanın emanetçileriyiz.

www.dogader.org sayfasını ziyaret etmenizi öneririm. Bir çok gönüllü, bu tür saldırılara karşı yüreklerindeki insanlık değerleri ile savunuyorlar toprağımızı ve dünyamızı.

Saygılarımla,

Ercan KURTARIR

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön