Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ridvankocatas
Sırf bu konuya bir şeyler yazabilmek için sitenize üye oldum. İnşallah sitenizin geri kalan kısımlarınıda incelemeye devam edeceğim. Konu omer Eser beylerin kendi yorumu ile yazılmış bir konu. Ama devamındaki bir takım mesajları biarzda biz avcıları rencide edebilecek derecede yazılan cevaplar.
Bizler gerçek avcılarız. Yani avcılık terimlerinde "bohçacı" olarak tabir edilen kanunsuz, kitapsız, kuralsız ve kayıtsız katliam yapanlardan değil.
Bizler Orman bakanlığına bağlı Yaban hayatına bağlı, kayıtlı avcılarız. Her sene kişi başı yaklaşık 200 milyon civarı YABAN HAYATI'na vergi, harç yatırıyor ve Yaban hayatının doğaya hayvan salmasına katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
Ayrıca kendi kuluçka makinamda her sene 200 civarında kekliği üretip doğaya salıyorum.
Avcılar kulübü bünyeisnde gönüllü olarak kaçak avcılık yapanları tespit etme çabasında bulunuyoruz.
Bahçelere, tarlalara zararda bulunan domuzları sürek ya da ekip avları ile azaltmaya ve korkutmaya çalışarak çiftçimizin ve köylümüzün ürünlerini korumaya çalışıyoruz.
Av sezonu haricinde ve karlı kış günlerinde yine dağdaki keklik ve diğer yaban hayvanlarına yem ve yiyecek bırakarak onların köylere ve yerleşim yerlerine yaklaşmasına ya da ölmesine mani olmaya çalışıyoruz.
Yasaların, MAK kararlarının koyduğu avda limit kurallarına uyararak katliam yapmadan limitli olarak av yaparak dönüyoruz.
Avda palamut, zeytin, çınar gibi tohumlarıda zaman zaman ekip, siteninde ana temasını oluşturan aağaçlandırmayada yine bir avcı olarak katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
VS. VS. VS. VS. VS.
Daha çok uzayacak bir konu ama acaba yukarıdaki saydığım ve doğaya katkıda bulunmak için yapılan, bir avcının yaptığı hareketleri acaba bu sitede kaç kişi yapıyor??
|
Bunların hepsi göstermelik yapılıyor bu ülkede. Yaban hayatına verilen vergiyle nereye ne salınıyor? Hiç bir şeyin salındığı felan yok. Zaten av üretimi yapacak, salımları yapacak yetişmiş uzman personel yok ki bu memleketde kim nasıl yapacak. Göstermelik 3-5 tane adam çıkıp salıyor kuşları onlarında ne yaptıklarından haberleri yok. Bu iş işin uzmanı yaban hayatı idaresi ile olur hani nerde yaban hayatı idaresi bu memleketde.
Denildiği gibi av üretilip salınınca av olur hani, nerde av? Salınan sülünler, keklikler nerde? Nerdeyse gidip avlanalım. Hani geyikler, karacalar nerde? İstanbul meraları sülün doluydu nerde hani? Karadenizin sülünleri nerde?
Salınan kuşlar nerede?
Avcının tarihe, limite uyduğu yok. Eskiden eli silahlı derlerdi şimdi bohcacı diyorlar. Hep bunların üzerine atarlar ama sorarsan hepsi limitlere, kurallara uyar. Bunların hepsi avcı palavrasıdır. Türkiye'de avcının yüzde 95i limite kurala uymaz. Zaten adamları kimse kontrol etmez. Kırsalda zaten adamın tezkeresi, ruhsatı bile yoktur.
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ridvankocatas
Av sezonu haricinde ve karlı kış günlerinde yine dağdaki keklik ve diğer yaban hayvanlarına yem ve yiyecek bırakarak onların köylere ve yerleşim yerlerine yaklaşmasına ya da ölmesine mani olmaya çalışıyoruz.
|
Eğer böyle yapıyorsanız doğaya fayda değil zarar veriyorsunuz. Bu iş bilinçli olarak yapılmalıdır. Önce doğru dürüst çalışan bir yaban hayatı idaresi kurulmalıdır. Bu iş içinde yetişmiş personel temin etmek amacıyla ilgili üniversitelerin fakülteleri faaliyete geçirilmelidir.
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi pozitifköpek
Yaban hayvanlarının hayatına müdahale etmek için bu konuda uzman olmak gerekir. Gelişmiş ülkelerde yaban hayatı idaresi vardır. Bu konu ciddi bir eğitim gerektirir. Türkiye’de yaban hayatı idaresi yoktur. Orman bakanlığı, milli parklar idaresi içinde göstermelik bir takım bölümler halinde vardır. Dışarıdaki gibi nitelikli bir yapısı yoktur. Bu konuda eleman yetiştiren, eğitim yapan bir kurumda memleketimşizde yoktur.
Yaban hayvanlarını kurtarmak bazen onlara zarar verir. Özellikle göçmen hayvanlar göç yollarında çeşitli zorluklarla karşılaşırlar, yiyecek bulamazlar, hasta olurlar, sert hava koşullarına dayanamazlar. Bu onların göç eden sürüsü için bir seleksiyon yöntemidir. Sağlıksız, zayıf olanlar bu göç esnasında elenirler ve sağlıksız, dayanıksız bireyler sürüden çıkar geriye sağlıklı, dayanıklı sağlam bireyler kalır. Eğer insanlar yardım edip bu zayıf bireylerin yaşamını sürünün içinde devam ettirmelerini sağlarlarsa bu sağlıksız genler sürü içinde devam ederek gittikce sürünün daha da sağlıksız, dayanıksız bir hal almasına yardımcı olurlar.
Yaban hayvanlarının yavrularının kurtarılmak amacıyla yaban hayatından alınıp insan yardımı ile büyütülüp tekrar yabana salınmasıda o hayvanın ırkına göre sakıncalı olabilmekdedir. Özellikle yırtıcı hayvanlar avlanmayı, yiyecek bulmayı kendi sürüleri içinde öğrenirler. İnsan tarafından öğretilen, insan kokusuna alışan hayvanları tekrar doğaya salmak o hayvanın doğada zorlanmasına ve çoğununda hayatını devam ettirememesine neden olur. Örneğin kedigillerden olan aslan, leopar vs hayvanlar yavrularına yaralı bir hayvan getirerek onu avlamasını öğretirler. Nat.Geog. kanalda böyle bir olayın videosunu belki seyretmişsinizdir. Bir leopar bir antilop yavrusunu yakalayıp ve sadece arka bacağını yaralayıp onun rahat bir şekilde koşamaz hale getirdikden sonra 3 tane yavrusunun önüne bırakıyor. Yavrular önce bu antilopla oyun oynuyorlar ve sıkılınca bırakıyorlar. Antilop kaçmaya başlayınca anne gidip gene getiriyor ve bu sefer antilopu biraz daha yaralayıp kan çıkmasını ve etlerinin sarkmasını sağlıyor. Antilop kaçmaya çalışırken zaten karınları acıkmakda olan yavrular daha önceden annenin onlara parçalar halinde yedirdiği et ve kan kokusunu aldıkları için canlı antilopu artık oyun dışında yiyecek olarak görmeye başlıyor ve yavaş yavaş ısırıp parçalamaya başlıyorlar ve sonunda yavrular antilopu öldürüp yiyecek hale geliyorlar. Yavrunun hayatta kalabilmesi için bu dersi alması gerekiyor. İlerleyen zamanlarda yavrular anneleri ile ava çıkıp kendileri uygun avları yakalamaya çalışıyorlar ve kaçırdıklarını anneleri tuttarak yardım ediyor ve böylece kendi başlarına hayatta kalmasını öğreniyorlar. Yırtcı diğer hayvanlarda yavruların buna benzer dersler vermekdedirler. İnsan tarafından doğadan alınmış yavruya bunları öğretmek pek kolay olmaz. Yaban hayatının insan tarafından kurtarılması yaban hayatı üdaresinini doğru dürüst çalıştığı ülkelerde sadece zorunlu hallerde ırkın neslinin tehlikeye düştüğü hallerde olur. Yoksa onlar her buldukları yaralı, hasta, yavru yaban hayvanını kurtarmak için uğraşmazlar.
Hayvanat bahçeleri yaban hayvanları için bir hapishane, zulum yerleridir. Yaban hayvanlarını satan petshoplar da aynı kategoridedir. Hayvavat bahçelerinin kapatılması için gerekenler yapılmalıdır. Darıca hayvanat bahçesi maddi sıkıntılar nedeniyle hayvanlara bakacak sponsor aramakda ve insanların yapacakları yardım ile isimlerinin o hayvanın kafesinin önüne asılmasını talep etmekde ve bilinçsiz hayvan severlerde buna destek vermekdedirler. Yaban hayvanlarını doğadan alıp kafeslere kapamak, kafeslerde esaret altında üretip ömürlerini gene kafes içinde geçirmelerini sağlamak bu hayvanlara yapılacak en büyük zulümdür.
Hayvan veya insan olsun esaret hayatı yaşamak dünya üzerinde yaşanacak en büyük zulümdür. Kurulmuş olan bu Yaban Hayatı Kurtarma ve Rehabilitasyon Derneği ve hayvanlara yardım ettiklerini söyleyen diğer dernekler hayvanat bahçelerinin ve yaban hayvanlarını satan petshopların (maymun, papağan, sürüngenler vs) kapatılması için çaba sarfetmelidirler. Hayvan seven bir insan hayvanat bahçesine gidip esir hayvanları seyredemez, buna yüreği dayanamaz. Günümüzde hayvanat bahçelerinde kafesler geniş tıutulmakda etrafı çevrili toprak alanlarda hayvanlara geniş yerler sağlanmakdadır. Fakat bunun da kafesden bir farkı yoktur. O hayvan doğal ortamında değildir. Kilometrelerce açık alanda koşamamakdadır. Yabanda bir gördüğü yeri belki bir daha ne zaman görmekdedir, bu hayvanlar uçsuz buçaksız alanlarda koşmakdadırlar. Ama hayvanat bahçelerinde dönüp dolaşıp aynı yerde durmakdadırlar.
Yaban hayvanlarına müdahale edilmemelidir. Hiçbiri doğadan alınmamalıdır. Yaban hayvanlarının korunması yaşam alanlarının korunması ile olmalıdır. Yaşam alanlarına girilmezse, tahrip edilmezse, kirletilmezse onları korumaya, beslemeye, tedavi etmeye gerek yoktur doğa onları kendi düzeni içinde koruyacakdır.
|